Takip konusu kredi alacağının/alacaklarının (her bir alacak kalemi bakımından) davalının imzasının olduğu sözleşmeden/sözleşmelerden doğup doğmadığı, başka bir deyişle takip konusu alacağın/alacakların kaynağının davalının imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmeleri uyarınca kullandırılan krediler olup olmadığı açıkça tespit ettirilip davalının imzasının olduğu sözleşmelerden doğan bir alacağın olması halinde alacak hesabı yaptırılarak sözleşme hükümleri, tüm deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği- Bankanın yalnızca nakdi alacaklarını varlık yönetim şirketine devrettiği, gayri nakdi alacakların devre konu edilmediği, bankanın hala takibe konu ettiği gayri nakdi alacaklar üzerinde hak sahibi olup davacı sıfatının devam ettiği-
Dava, yüklenicinin temliki suretiyle kazanılan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir...
Davaya konu bononun kanunen emre yazılı olduğu anlaşılarak ve ciro ile devre konu olması nedeniyle davacının ödeme niteliğindeki şahsi defisini temlik cirosu ile seneti alana ileri sürmesinin mümkün olmadığından itiraz davasının reddine karar verileceği-
Borçlu şirket tarafından sunulan ön proje, komiser heyetinin tavsiyeleri, bu kapsamda yapılan değişiklikler, revize proje bir arada değerlendirildiğinde; yasal düzenleme uyarınca alacaklılar yönünden teklif edilen tutarın, iflas halinde alacaklıların eline geçecek tutardan fazla olması, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, konkordato projesinin 302. maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması, 206. maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması, konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın tasdik kararından önce borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması koşullarının tamamı gerçekleşmiş olup mahkemenin "konkordatonun tasdiki" kararının yerinde olduğu- İtiraz eden alacaklıların tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilecekleri- Hasımsız olarak açılan davalarda, üçüncü kişilerin davaya müdahaleleri halinde davanın çekişmeli duruma gelmesi mümkün ise de; konkordato tasdiki yargılamasına ilişkin İİK 285 vd maddelerinde belirlenen prosedür gereğince, üçüncü kişilerin asli ya da fer’i müdahale imkanı mevcut olmayıp, ancak anılan usul gereğince hareket etme olanağı bulunduğu-
Mülga 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 6/A maddesi gereği nama yazılı olarak düzenlenmesi gereken bonoların emre yazılı düzenlenmesi hâlinde nama yazılı düzenlenmemesi nedeniyle geçersizlik iddiasının senedi ciro yoluyla devralmış iyi niyetli hamile karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği konusunda içtihatların birleştirilmesi talep edilmiş ise de, söz konusu düzenleme, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4/5. maddesi ile "Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir." şeklinde kabul edilen hükümle sadece tüketiciler yönünden geçersiz olduğu belirlenmek suretiyle kanun koyucu tarafından içtihat aykırılığını giderecek şekilde düzenleme yapılmış olduğundan içtihatların birleştirilmesine yer olmadığı-
Kat malikleri kurulu kararı ile yetki verilmiş ise, yöneticinin sadece 634 Sayılı Yasa hükmünden kaynaklanan davaları açabileceği, yüklenicinin yapımını yüklendiği inşaattaki ayıplı ve eksik işlerin giderilmesi için yüklenici hakkında dava açılmasını sağlamak amacıyla görevlendirilen yönetici ya da yönetim kuruluna kat maliklerinin temsil yetkisi vermiş sayılacaklarının kabulüne hukuksal olanak olmadığı, site yönetiminin veya yönetim adına dava açan yöneticinin bu davada aktif husumet ehliyeti bulunmadığı, bu şekilde açılan bir davada, yöneticinin aynı apartmanda kat maliki bulunması halinde, çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesinden hareketle, eksik ve ayıplı işlerden doğan zarardan yöneticinin apartmandaki payı oranında dava hakkının bulunduğunun kabulü gerektiğinden dava açan sitesi yöneticisi Z. B.’in, kat maliklerinden olup olmadığı, kat maliklerinden ise, bağımsız bölümü arsa sahibinden mi satın aldığı, arsa sahibinden kaynaklı edinmiş ise yükleniciye karşı talebi yönünden arsa sahibinden arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı hakları ayrıca temlik alıp almadığı üzerinde durularak, oluşacak sonuca göre talep hakkının bulunup bulunmadığı ve varsa miktarı da tespit edilerek bir karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki tazminat davası-
Somut olayda, teslim olgusunun varlığı kabul edilse dahi, binanın depremde yıkılmış olması karşısında, davacının geçersiz sözleşmeye konu bağımsız bölümü davalıya iade yükümlülüğünün bulunamayacağı, o halde, davacının, herhangi bir iade yükümlülüğü altında olmaksızın, ödediği satış bedelini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri isteme hakkına sahip olacağı-
Davaya konu çek kambiyo vasfında olduğundan ve kooperatif yetkilileri tarafından usulüne uygun imzalanıp imzalar da inkar edilmediğinden davacı kooperatifin menfi tespit isteminin kanıtlanamadığı, mahkemece, davalı hakkında temlik nedeniyle pasif dava ehliyeti kalmadığından esasa yönelik kabul kararı verilmesinin ve temlik alan yönünden de esastan kabul kararı verilmesinin ayrıca birleşen davaların bağımsızlıklarını korumaları sebebiyle her dava için ayrı ayrı hüküm tesis edilmemesinin doğru olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.