Muhdesatın tespitne ilişkin dava değerinin, muhdesatların davalıların paylarına isabet eden değeri (zemin bedeli hariç) olduğu ve buna göre, yargılama sonucunda hüküm altına alınan nispi karar ve ilam harcı ile aynı şekilde HMK. mad. 326/2 uyarıca yargılama giderinden ve davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinden davalıların murislerinden gelen miras payları toplamı payda kabul edilerek her bir davalının tapu payları oranında sorumlu tutulmaları gerektiği-
Kamulaştırma öncesi davacı ile dava dışı gerçek kişiler adına kayıtlı iken, davacı dışındaki pay sahipleri toplam 4/5 payı, davanın açılmasından kısa bir süre önce, Karayolları Genel Müdürlüğü'ne devrettikleri, devir tarihinde dava konusu muhdesatların mevcut olduğu, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından 4/5 pay için ödenen bedel, taşınmaz üzerindeki muhdesatları da kapsadığından, davalı idare aleyhine muhdesatın tespiti davası açılamayacağı- Davacı, iddiasını tapudaki hisselerini Karayolları Genel Müdürlüğü'ne devredenlere karşı ileri sürülebileceğinden, muhdesatın tespiti isteğine ilişkin davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
8. HD. 01.04.2021 T. E: 722, K: 3069-
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmaz hakkında açılmış derdest ortaklığın giderilmesi davasının veya kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunmadığının, böylelikle birleşen davacı yönünden mevcut ve güncel hukuki yararın da bulunmadığının anlaşıldığı-
Bir kimsenin, başkasını arazisine bitki dikmesi halinde, “haksız inşaat” hakkındaki MK. 722 vd. maddelerine göre, bu kişinin tescil iste-minde bulunabileceği-
Mahkemece ilk hükmün tesisinden önce talebe konu muhdesatların değerleri belirlenmiş ve bir kısım davalılar vekilinin temyizi üzerine karar bozulmuş olmasına rağmen, bozma ilamı sonrası Mahkemece muhdesatların değerinin yeniden belirlenmesi doğru olmadığı gibi; yargılama sonunda hükmedilecek harç ve vekalet ücretinin, davalı payına isabet eden muhdesat değeri üzerinden hesaplanması gerekirken, ana taşınmazdaki davacı ve davalılar payları dikkate alınmadan bozma sonrası hesaplanan muhdesat değerlerinin tamamı üzerinden belirlenmesinin doğru olmadığı-
Muhdesatın, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet ya da sınırlı bir ayni hak sağlamayacağı, muhdesat sahibinin hakkının sadece kişisel bir hak olduğu; bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 s. K. mad. 19/2. hükmünün olanak sağladığı, muhdesat konusu ile arazinin bütünleşmesine engel olduğundan, arazi sahibinin mülkiyet hakkını ileri sürmek suretiyle ve muhdesat bedelinin hak sahibine ödenmesi koşuluyla mahkemeden terkin talebinde bulunulmasının olanaklı olduğu-
İşin esası bakımından 5841 Sayılı Yasa'nın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olmasının doğru olduğu, ancak anılan yasanın Anayasa Mahkemesi'nin .............. tarihli ve ........ E. ........... K. sayılı kararı ile iptal edildiği, .............. tarihinde Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe girdiği, öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse de, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından sonra meydana gelen değişiklik karşısında doğru olduğunun söylenemeyeceği-
Taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davası bulunmadığı gibi taşınmaz ve muhdesatın kamulaştırmaya konu olmadığı anlaşıldığından, davacının muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmasında hukuki yararının bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İcra ve İflas Kanununun 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine istinaden alacaklı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi isteği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.