Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmaz hakkında açılmış derdest ortaklığın giderilmesi davasının veya kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunmadığının, böylelikle birleşen davacı yönünden mevcut ve güncel hukuki yararın da bulunmadığının anlaşıldığı-
Bir kimsenin, başkasını arazisine bitki dikmesi halinde, “haksız inşaat” hakkındaki MK. 722 vd. maddelerine göre, bu kişinin tescil iste-minde bulunabileceği-
Mahkemece ilk hükmün tesisinden önce talebe konu muhdesatların değerleri belirlenmiş ve bir kısım davalılar vekilinin temyizi üzerine karar bozulmuş olmasına rağmen, bozma ilamı sonrası Mahkemece muhdesatların değerinin yeniden belirlenmesi doğru olmadığı gibi; yargılama sonunda hükmedilecek harç ve vekalet ücretinin, davalı payına isabet eden muhdesat değeri üzerinden hesaplanması gerekirken, ana taşınmazdaki davacı ve davalılar payları dikkate alınmadan bozma sonrası hesaplanan muhdesat değerlerinin tamamı üzerinden belirlenmesinin doğru olmadığı-
Muhdesatın, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet ya da sınırlı bir ayni hak sağlamayacağı, muhdesat sahibinin hakkının sadece kişisel bir hak olduğu; bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 s. K. mad. 19/2. hükmünün olanak sağladığı, muhdesat konusu ile arazinin bütünleşmesine engel olduğundan, arazi sahibinin mülkiyet hakkını ileri sürmek suretiyle ve muhdesat bedelinin hak sahibine ödenmesi koşuluyla mahkemeden terkin talebinde bulunulmasının olanaklı olduğu-
İşin esası bakımından 5841 Sayılı Yasa'nın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olmasının doğru olduğu, ancak anılan yasanın Anayasa Mahkemesi'nin .............. tarihli ve ........ E. ........... K. sayılı kararı ile iptal edildiği, .............. tarihinde Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe girdiği, öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse de, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından sonra meydana gelen değişiklik karşısında doğru olduğunun söylenemeyeceği-
Taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davası bulunmadığı gibi taşınmaz ve muhdesatın kamulaştırmaya konu olmadığı anlaşıldığından, davacının muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmasında hukuki yararının bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İcra ve İflas Kanununun 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine istinaden alacaklı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi isteği-
Ortaklığın giderilmesi davasına konu taşınmazda bulunan muhdesatı hissedarlardan birisi yapmış ise, hissedarın satış bedelindeki hissesinin belirlenmesi için üzerinde bulunan muhdesatın bedeli de yüzde olarak katılacağından bu muhdesatın aidiyetinin tespitinde binayı yaptırdığını iddia eden hissedarın hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekeceği-
Satış yoluyla paylaşılması istenilen taşınmaz üzerinde bina, ağaç ve saire gibi muhdesat (bütünleyici parça) bulunuyorsa ve bunların bir kısım paydaşlara aidiyetine ilişkin olarak tapuda şerh varsa veya bu hususta tüm paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat ana taşınmazın değerinde bir artış öngörüyorsa o takdirde oran kurulması ve satış parasının bu oran nazara alınarak dağıtılması gerekeceği– Buna karşın; taşınmaz üzerindeki bu muhdesatın (bütünleyici parçanın) taşınmazın paydaşlarına değil de, üçüncü kişilere ait olması halinde bu kimsenin davaya dahil edilerek, ana satış bedelinden pay verilemeyeceği–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.