Yargılamaya konu prim alacağı 1997 ila 1998 devresinde tahakkuk ettirilmiş ve gecikme zammının bu tarih itibariyle başlatılmış olması karşısında, anılan devrede yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanunun 80. maddesi uyarınca, kurum alacaklarının tahsilinde gözetilecek zamanaşımı süresinin 6183 sayılı Kanunun 102. maddesi uyarınca 5 yıl olarak belirlenmesi gerekeceği-
Vergi dairesince «satışı yapılan taşınmazın onbeş gün içinde tahliye edilmesi» için gönderilen «tahliye emri»ne karşı icra mahkemesine şikayet edilemeyeceği, idari yargı yerine başvurulması gerekeceği–
“….. tic ltd. şirketi” hakkında verilen…. tarihli tedbir ara kararının gerçek kişi olan takibin borçlusu …. yönünden sonuç doğurmayacağı; ayrıca iflasın ertelenmesi kurumunun, gerçek kişiler hakkında uygulanmayacağı-
Elektrik abonesi olan davalının adına tahakkuk eden elektrik bedelinden gecikme cezası ve bunun KDV’si ile takipten sonra işleyecek reeskont faizinden sorumlu olduğu–
SGK Başkanlığı tahsilât memuru tarafından muhatabın eşinin önüne bırakılmak suretiyle yapılan ödeme emri tebligatları geçerli olmadığından, ihtiyati haczin de kesin hacze dönüşmediği ve hacze iştirak edemeyeceği, bu yön gözetilmeksizin verilen mahkeme kararının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Borçlunun iflas etmiş olması halinde, dava dilekçesinin bir örneğinin iflas idaresine gönderilerek, davaya dahil edilmesi gerekeceği-
Haciz tarihinde takipte taraf olmayan 3. kişi adına kayıtlı olan taşınmazın borçlunun borcu için haczinin mümkün olmayacağı, uyuşmazlığa konu tescil kararı hacizden sonra verilip kesinleştiğinden taşınmazın, haciz şerhi ile birlikte 3. kişilere intikal edeceği, bu durumun, TMK mad. 1023'te tanımlanan 'tapuya güven ilkesinin' de doğal bir sonucu olduğu, sonuç itibari ile, haciz tarihinde borçlu taşınmazın hissedarı olduğundan ve haciz tarihinden önce davacı ve diğer mirasçılar lehine verilmiş ve kesinleşmiş bir tapu iptal ve tescil kararı bulunmadığından konulan haczin yasaya uygun olduğu-
Borçluya ait mahcuzun satış bedelinin bütün alacaklıların alacağını karşılamaması halinde düzenlenecek sıra cetveline itirazın, alacağın esas ve miktarına yönelikse dava yoluyla genel mahkemede (İİK'nın 142/1), itiraz sadece sıraya yönelikse şikayet yoluyla icra mahkemesinde (İİK'nın m. 142/son) ileri sürülmesinin gerekeceği- Şikayetçi vekili tarafından, şikayet olunan SGK'nın, sıra cetveline esas alınan 22.10.2007 tarihli ilk haczinin kapsamındaki alacaklarını tahsil ettiği ancak haczi kaldırmadığı ve daha sonra tahakkuk eden 15.12.2012 tarihli haciz kapsamındaki alacaklarını da bu haciz kapsamında bildirdiği iddia edilmiş olup, itiraz alacağın esas ve miktarına yönelik olduğundan İİK'nın 142/1. maddesi gereğince genel mahkemelerinin görevli olduğu-
İtirazın iptali davasından usulüne uygun bir itiraz olup olmadığının tespiti gerektiği- Davalı borçlu şirketin tasfiye halinde olduğu ticaret sicil gazetesi örneğinden anlaşıldığından, dava dilekçesi ve karar tebliğinin tasfiye memuruna yapılması gerektiği-
6183 sayılı Kanun uyarınca, kamu alacağından dolayı açılan davalarının amacının, «borçlunun kötüniyetli tasarruflarının, kamu alacağının tahsiline yetecek miktardaki kısmının, kamu idaresi bakımından hükümsüz olacağına, kamu idaresini bağlamayacağına hükmetmek» olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.