Borçlunun iflas etmiş olması halinde, dava dilekçesinin bir örneğinin iflas idaresine gönderilerek, davaya dahil edilmesi gerekeceği-
Haciz tarihinde takipte taraf olmayan 3. kişi adına kayıtlı olan taşınmazın borçlunun borcu için haczinin mümkün olmayacağı, uyuşmazlığa konu tescil kararı hacizden sonra verilip kesinleştiğinden taşınmazın, haciz şerhi ile birlikte 3. kişilere intikal edeceği, bu durumun, TMK mad. 1023'te tanımlanan 'tapuya güven ilkesinin' de doğal bir sonucu olduğu, sonuç itibari ile, haciz tarihinde borçlu taşınmazın hissedarı olduğundan ve haciz tarihinden önce davacı ve diğer mirasçılar lehine verilmiş ve kesinleşmiş bir tapu iptal ve tescil kararı bulunmadığından konulan haczin yasaya uygun olduğu-
Borçluya ait mahcuzun satış bedelinin bütün alacaklıların alacağını karşılamaması halinde düzenlenecek sıra cetveline itirazın, alacağın esas ve miktarına yönelikse dava yoluyla genel mahkemede (İİK'nın 142/1), itiraz sadece sıraya yönelikse şikayet yoluyla icra mahkemesinde (İİK'nın m. 142/son) ileri sürülmesinin gerekeceği- Şikayetçi vekili tarafından, şikayet olunan SGK'nın, sıra cetveline esas alınan 22.10.2007 tarihli ilk haczinin kapsamındaki alacaklarını tahsil ettiği ancak haczi kaldırmadığı ve daha sonra tahakkuk eden 15.12.2012 tarihli haciz kapsamındaki alacaklarını da bu haciz kapsamında bildirdiği iddia edilmiş olup, itiraz alacağın esas ve miktarına yönelik olduğundan İİK'nın 142/1. maddesi gereğince genel mahkemelerinin görevli olduğu-
İtirazın iptali davasından usulüne uygun bir itiraz olup olmadığının tespiti gerektiği- Davalı borçlu şirketin tasfiye halinde olduğu ticaret sicil gazetesi örneğinden anlaşıldığından, dava dilekçesi ve karar tebliğinin tasfiye memuruna yapılması gerektiği-
6183 sayılı Kanun uyarınca, kamu alacağından dolayı açılan davalarının amacının, «borçlunun kötüniyetli tasarruflarının, kamu alacağının tahsiline yetecek miktardaki kısmının, kamu idaresi bakımından hükümsüz olacağına, kamu idaresini bağlamayacağına hükmetmek» olduğu-
6183 sayılı Kanuna dayanılarak açılan tasarrufun iptâli davalarında, "iptâl kararı" verilebilmesi için, davacı idarenin kamu alacağının, "dava konusu tasarruftan önce" doğmuş olması gerekeceği–
6183 sayılı Kanun uyarınca yapılacak olan satışın durdurulması isteğinin icra mahkemesinde (tetkik merciinde) değil, idari yargıda inceleneceği-
HUMK'nun 8.maddesine göre, malvarlığından doğan değer veya miktarı 400.000.000 TL'yi geçmeyen davalara Sulh Hukuk, daha fazlasına ise Asliye Hukuk Mahkemesi bakmakla görevlidir. Ancak, taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunduğuna göre bu gibi hizmet sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklara ilişkin davaların (sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanmış olsa bile) İş Mahkemelerinde görülmesinin gerekeceği-
Borçlu aleyhine başlatılan şikayet konusu takip tarihinin verilen mühlet kararı sonrasında olduğunun anlaşıldığı- Her ne kadar mahkeme tedbir kararında takiplerin durdurulmasına denilmişse de aynı fıkrada İİK 294 maddesinin de yazıldığı, İİK 294'ün açık hükmü karşısında mahkemenin durma şeklindeki tedbir ara kararının hüküm ifade etmeyeceğinin açık olduğu- İlk derece mahkemesince; İİK 294. maddesine göre mühlet içinde hiç bir takip işlemi yapılamayacağı hükmü gereği, şikayet konusu takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.