3. HD. 22.10.2018 T. E: 5176, K: 10350-
İtirazın iptali davası-
Borçlar Kanunu'nun açıklanan hükmüne ve takip dayanağı kredi sözleşmesi içeriğinde kefaletin müteselsil olduğunun yazılmasına göre, kefil olan şikayetçinin borçlular hakkında genel haciz yolu ile takip yapabileceği, asıl borçlular aleyhine öncelikle rehinle temin edilen alacağın tahsili amacıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılması gerekeceği-
Bankanın, lehine ipotek tesis edilen asıl borçlu şirket aleyhine ihtiyati haciz talep etmediği, itiraz edenlerin asıl borçlu şirket lehine ipotek verdikleri, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldıktan sonra alacaklı banka ile asıl borçlu şirket arasındaki sözleşmeleri müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzalayan itiraz edenlerin tümü hakkında tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla takibe geçilebileceği ve ihtiyati haciz talep edilebileceği, İİK’nun 257. maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Davacı tarafından yapılan kira ödemelerinin icra dosyasına geç bildirilmesinden dolayı TBK. mad. 100 uyarınca davacının zararının olup olmadığının konusunda uzman bilirkişi marifeti ile tespiti ile, böyle bir zararın varlığının saptanması halinde, bu miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi gerektiği-
Konut Kredisi ve Konut Yapım Hesabının Kullanımı Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemi-
Müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan davacının diğer kefil olan davalıya karşı sorumluluğun, her bir kefile düşen pay ile sınırlı olacağı-
Ayrı ayrı tasarrufun iptali davaları açılmış olsa da, iptale konu tasarruf tek olduğundan, şikayetçinin icra dosyalarından herhangi birine sorumlu olduğu miktarı ödemekle sorumluluktan kurtulacağı, şikayet tarihinden sonra ödemede bulunmakla şikayetçi hakkında hiçbir işlem yapılamayacak olup, ödemeden sonra paranın kime ait olacağı hususunun ise yapılacak sıra cetvelinde ortaya çıkacağı-
Trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma zararı, cenaze gideri ve araç hasar bedelinden oluşan maddi ve manevi tazminat istemi-
İİK.nun 45.maddesinin, asıl borçlu için getirilmiş bir kural olup, kefiller hakkında uygulanmayacağı, alacağın rehin tutarı ile karşılanamayacağının anlaşılması ve bunun belirgin olması durumunda tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile haciz yolu ile takip yapılmasında usulsüzlüğün bulunmadığı,kredi sözleşmesinin müteselsil kefilleri kendi kefaletlerinin teminatı olarak ipotek vermişler ise haklarında öncelikle İİK.nun 45.maddesinde öngörülen rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılması zorunluluğunun olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.