İlk bilirkişinin düzenlediği rapor ile ikinci bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin üçüncü kez bilirkişi incelemesi yaptırılarak giderilmesi gerektiği-
23. HD. 30.06.2016 T. E: 2015/3202, K: 4058-
Davaya konu kaçak su kullanma tutanağının ve kaçak tahakkukunun davalı apartman yöneticiliği adına düzenlendiği anlaşılmakta olup, bu durumda davalı yönetime 634 s. K. mad. 35 uyarınca husumet yöneltilebileceğinin kabulü gerektiği-
3194 sayılı İmar Kanunu’na göre; her türlü inşaatın, yerel idarelerden izin alınmasına bağlı olacağı, izinsiz veya izne aykırı yapıların, aynı yasa uyarınca, suç teşkil etmesi nedeniyle yıktırılacağı, kaçak yapılarla ilgili yaratılan ekonomik değerlerin hukuken korunmaları ve dolayısıyla bunlarla ilgili olarak herhangi bir zararın tazmininim talep edilemeyeceği, somut olayda, İmar Kanununa aykırı olarak, yeşil alan üzerine inşaat yapımını öngören sözleşmenin, BK. nun 20. maddesi (şimdi; TBK. mad. 27) uyarınca batıl olacağı, bu durumda , hem noterde düzenleme şeklinde düzenlenmeyen ve hem de İmar Kanununa aykırı olarak yeşil alan üzerinde inşaat yapımını öngören sözleşmenin, geçersiz ve butlan ile batıl olduğundan, davacının yıkılan binalarla ilgili olarak meydana gelen zararının tazmini istemi ile açılan davaların tümden reddi gerekeceği-
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesi gereğince, sicilin aleniyeti ve güvenirliği ilkesi gereği, taşınmazı sicilden ödenen iyi niyetli ikinci el ve ondan sonraki ellerin iktisapları konulabilecektir; oysa, birinci el durumunda olan kişinin iktisabı gerçeği yansıtmayan ve hukuken korunmasına olanak bulunmayan belgeye dayalı olması ve yolsuz tescil niteliği takması sebebiyle TMK'nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan istifadesine yasal açıdan cevaz olmadığı-
Kiralananın tahliyesi-
Davalı yüklenicinin inşaa ettiği binanın bir bağımsız bölümüne isabet eden arsa payını davacıya sattığı, söz konu bağımsız bölümün mesken niteliğinde olduğu, 6502 sayılı yasada tanımlandığı şekilde davalı/yüklenicinin satıcı, davacı/alıcının da tüketici olduğu anlaşıldığından Tüketici Mahkemesi' nin görevli olduğu-
Kamu davası sonunda davacıya ait otomobilin gümrük kaçağı olmadığının sabit olduğu- Başlangıçta bunun kaçak olabileceğinden kuşku duyulmuş olmasının ona elkoymuş olan davalı idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı- Bakımsız kalmaktan oluşan zararın araç davalının deposunda bulunduğu sırada ve o nedenle gerçekleştiği bu durumda idare böyle bir zarar varsa ondan sorumlu olduğu gibi depoda kaldığı sürece onun kullanılmamış olmasından doğan zarardan da sorumlu olduğu-
TTK. mad. 1472 uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiile sebebiyet verdiği iddia edilen davalıdan rücuen tahsili istemine istemine dayalı itirazın iptali istemine ilişkin davada, mahkemece görev hususu re'sen gözetileceğinden, sigortalı ve davalı arasında kira ilişkisi bulunmasına ve uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklanıyor olmasına göre, HMK. mad. 4/I-a gereğince kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara, konuları ve değerlerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemelerinde bakılacağı; bu durumda halefiyete göre açılan davanın sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Mahkemece, İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekeceği, aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs.nin araştırılması gerekeceği, keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemlerin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceğinin, ayrıca ticari işletmenin veya işyerindeki ticari emtianın tamamının ve mühim bir kısmının devri halinde de tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastının irdelenmesi gerekeceği, öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin de takdir olunması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.