-6352 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Anayasaya aykırı olduğuna dair yapılan başvuru üzerine verilen- Anayasa Mahkemesi'nin 04.07.2013 T. E: 2012/100, K:84 sayılı kararı-
Birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinin şikayetçiye bizzat tebliğ edildiği, tebligatlardaki imzalara yönelik herhangi bir itirazda bulunulmadığı, üçüncü haciz ihbarnamesinin ve 103 davetiyelerinin usulüne uygun tebliğ edilmediğine dair herhangi bir iddia ileri sürülmediğinden, üçüncü haciz ihbarnamesi tebliğ tarihi esas alındığında icra mahkemesine başvurunun yasal 7 günlük süreden sonra olduğu, bu gerekçeye göre ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu-
Davalı kadının tekstil işinde çalıştığı düzenli ve sürekli gelirinin bulunduğu boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığı, Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları davalı yararına gerçekleşmediği, bu nedenle yoksulluk nafakası talebinin kabul edilemeyeceği-
Davalı kadının ekonomik ve sosyal durum araştırmasında ev hanımı olduğu ve gelirinin bulunmadığının belirtildiği, oysa yargılama aşamasında davacı tarafından sunulan iş yeri adres bilgisinde davalı kadının otelde temizlik görevlisi olarak çalıştığının anlaşıldığı, bu nedenle mahkemece davalı kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise gelirinin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağının araştırılarak, sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Değişiklik teklifi, iş hukukuna ilişkin eşit davranma ilkesini ihlal ediyorsa, işçi bu teklife katlanmak zorunda olmadığından, değişiklik feshinin geçersiz sayılacağı- Çalışma koşullarında esaslı değişiklik sebebiyle işçinin iş sözleşmesini feshetmesi durumunda; işçinin ihbar tazminatı talep hakkı doğmazsa da, iş şartlarının ağırlaştırılması nedeniyle, haklı nedene dayandığından kıdem tazminatının ödenmesi gerektiği-
Kronik psikoz ve akıl hastası tanılı, tam ehliyetsiz(tasarruf ehliyeti bulunmayan) kısıtlı kimsenin banka ile kredi kartı sözleşmesi imzalaması fakat kredi kartı borcunu ödememesi halinde hakkaniyet elverdiği takdirde diğer tarafın batıl hukuki işlemin hüküm ifade edecek olmasına duyduğu güven nedeniyle oluşan zararından sorumlu olduğu-
Ecrimisilin ancak elatmanın önlenmesi davası ile birlikte istenebileceği ve daha önce -elatmanın önlenmesi davası açılmadan- istenme-sinin «dürüstlük kuralı»na aykırı düşeceği durum-
Aile konutu olarak kullanılacak taşınmaz için önceden verilen muvafakatin boşanma olmasa dahi ayrı yaşayan çiftler bakımından geri alınabileceği-
«Hakkın kötüye kullanılması» (dürüstlük kuralı)na ilişkin İsviçre Federal Mahkemesi Kararları–
Soybağı davaları ile nüfus düzeltim davaları arasında davanın tarafları, dava açması süresi ve ispat kuralları bakımından ciddi ayrımlar bulunduğu- Ana ile soybağının kurulması (doğuran kadının tespit edilmesi) hâlinde, çocuk ve doğuran kadın arasında soybağı doğrudan kurulacağına göre, davalıyı doğuran annenin öncelikle belirlenmesi gerektiği- Gerçek annenin tespit edilmesi sonrasında ise babalık karinesine dayalı olarak babanın belirlenmesinin mümkün olduğu- Babalık karinesinden faydalanma söz konusu olmaksızın kocanın nüfus kütüğüne kaydedilen çocukla koca arasında soybağının kurulması söz konusu olmadığı için böyle bir durumda çocuk ile koca arasında soybağının bulunmadığının tespitine yönelik olarak açılacak davanın "soybağının reddi" davası değil, yanlış kaydın düzeltilmesi amacına yönelik kayıt düzeltme davası olduğu- Davalının anne ve baba isimlerinin değişmesi durumunda miras durumunun da değişikliğe uğrayacağı, bir başka anlatımla davalının mirasçılıktan çıkarılması durumunun gündeme geleceği, bu itibarla ortaya çıkacak hukuki sonuçlar ve kamu düzenine ilişkin bu tür davalarda doğru sicil oluşturulması zorunluluğu dikkate alındığında gerektiğinde DNA testinin yaptırılmasında yarar bulunduğu- Davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesince "görevsizlik kararı" verildiği ve temyiz edilmeksizin kesinleştiği, dosya kendisine gönderilen aile mahkemesince de görevsizlik kararı verilerek temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine görev uyuşmazlığı yönünden Yargıtay 17. HD'nce; davanın niteliğine göre aile mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verildiği, mahkemece merci tayini kararı sonrasında hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay 8. HD.'nce bozulduğu ve mahkemece merci tayini kararı gereğince davanın soybağının reddi davası olarak kabulünün zorunlu olduğu gerekçesiyle direnme kararı verildiği uyuşmazlıkta mahkemece davacı tarafından açılan davanın "nüfus kayıt düzeltim" davası olarak kabul edilerek işin esasına girilmesi ve davaya nüfus müdürlüğünün de katılımı sağlanarak deliller toplandıktan sonra karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.