Hor kullanma nedeniyle tazminat istemi-
Dosya içerisinde bankaya ait müzekkere cevaplarındaki faiz oranları ile cevap dilekçesine ekli faiz oranları arasında farklılık olduğundan, mahkemece, Genel Müdürlük'ten ilgili dönemlere ait en yüksek mevduat faizinin sorularak gelen müzekkere cevabına göre yeniden hesaplama yaptırılması gerekeceği-
Mahkemece bozma ilamına karşı tarafların beyanlarının alınması sırasında, bozma ilamı gereğine uygun olarak tarafların uyuşmazlıkla ilgili açıklayıcı beyanlarının alınması ve ilk hükümden farklı olarak 1.000.000.000 TL lik kısım için davanın konusuz kaldığı yönünde karar verilmiş olması karşısında, verilen 27.05.2005 günlü karar direnme kararı olmayıp bozmadan esinlenilerek ve yeni olgular eklenerek verilmiş yeni bir hüküm olduğundan yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekeceği-
Tarafların sulh olmalarının davayı sona erdiren taraf işlemlerinden olması sebebi ile HMK'nin 315. madde gereğince davanın esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesinin isabetli olduğu- Sulh halinde hükmedilecek harçların hesabı-
7. HD. 12.04.2016 T. E: 2015/6849, K: 7947-
Dava; mal rejiminden kaynaklanan katılma alacağı isteğine ilişkin olup TMK.nun 232 ve 235/1 maddelerine göre mal varlıklarının tasfiye anındaki sürüm değerlerinin gözönünde bulundurulacağı, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihinin karar tarihi olarak kabul edilmesinin gerekeceği, mahkemece, karar tarihinden geçerli olarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken alacağa ıslah tarihinden geçerli olarak yasal faiz yürütülmesi doğru değil ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu yönün bozma nedeni yapılmadığı-
22. HD. 19.02.2019 T. E: 2017/20312, K: 3656-
Asıl borç son bulduğu halde alacaklı ancak bu hakkını saklı tuttuğunu veya durum koşullardan bunun anlaşılması gerektiğini kanıtladığı takdirde işlemiş faizlerle ilgili hakkı son bulmayacağından ödeme yapılmazdan önce davacının Kurum'a birikmiş aylıklarının ödenmesi konusunda başvurusunun bulunup bulunmadığı, başvuru var ise davacının bu başvurusunda faiz alacağına ilişkin haklarını saklı tutup tutmadığı, toplu ödemenin banka kanalıyla yapıldığının anlaşılmasına göre davacının bu ödemeleri alırken faiz hakkını saklı tuttuğuna dair bankaya sunulmuş bir dilekçesinin bulunup bulunmadığı, faiz hakkını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayıt ileri sürüp sürmediğinin araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verileceği-
Davacının imzası bulunmayan bordrolarda belirtilen fazla çalışma ücreti tahakkuk miktarlarının, "banka kanalıyla davacıya ödendiği" davalı işveren tarafından ispatlandığından, ödenen miktarların, fazla çalışma ücreti alacağı tutarından mahsup edilmesi gerektiği- Islah dilekçesi ile de davanın türünün değiştirilemeyeceği- Islah dilekçesinde talep edilen “yasal faiz” ifadesinin, 3095 s. K. m.1'de düzenlenen "yasal faiz" olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu ifadenin "yasadan kaynaklı faiz" olarak geniş yorumlanmasının, diğer faiz türlerinin yorumlanması yolunu da açarak kavram kargaşasına neden olacağı-Davacı, dava dilekçesinde talep edilen alacaklara ilişkin mevduat faiz talep etmişken, ıslah dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunarak ıslah edilen alacaklar bakımından faiz türüne ilişkin talebini değiştirme iradesini ortaya koyduğundan, ıslah dilekçesiyle artırılan miktarlar için ıslah tarihinden yasal faiz uygulanması, ancak 4857 s. İş K. mad. 34 gereğince, ödenmeyen ücret alacaklarına mevduata uygulanan en yüksek faiz oranın uygulanacağı hüküm altına alındığından, hükmolunan yasal faiz oranının en yüksek mevduat faiz oranını da aşmaması gerektiği- "Dava konusu alacakların İş Kanunundan kaynaklandığı ve anılan Kanunla faiz türünün düzenlendiği, bu faizin 4857 sayılı İş Kanunundan yani yasadan kaynaklandığı, dolayısıyla istenilen alacakların niteliğine göre en yüksek mevduat faiz oranının uygulanması gerektiği, ıslah ile yasal faiz istenilmesinin bu talebi sınırlamadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Taraflar arasında kısmen ödemenin borçlu tarafından önce anaparaya sayılacağı konusunda bir anlaşma olmadığına göre BK. 84/1. madde (şimdi; TBK. mad. 100/1) uyarınca davacı alacaklı kısmen ödemeyi önce faiz ve masrafa saymaya yetkili olup, kıdem tazminatına faiz fesih tarihinden başlayacağından, davalı borçlu tarafından fesih tarihinden sonra yapılan kısmî ödemenin öncelikle faiz ve masraftan düşülmesinin gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.