Borçlu şirketin hakkındaki takibin kesinleştiği tarih itibariyle “borçlarını ödeme gücünün bulunmadığının” (yani; İİK.’nun 333/a maddesindeki suçun oluşmaması halinde) sanığın üzerine atılan “sermaye şirketinin iflasını istememek suçu” nun oluşup oluşmadığının anlaşılması için, öncelikle İİK.’nun 179 ve TTK.’nun 324. maddesinde öngörülen koşullarda şirketin aktif ve pasif durumunun belirlenerek sonucuna göre şirketin iflasının istenmesinin gerekip gerekmediğinin –bu konuda borçlu şirkete ait ticari defterler, bilançolar ve banka hesap defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak- saptanması gerekeceği-
Sermaye şirketlerinin İİK. 44. maddesinde belirtilen mal beyanında bulunma zorunluluğunun olmadığı, madde gerekçesinde de belirtildiği gibi, ticareti terk, sermaye şirketinin ticaret unvanının ticaret sicili kayıtlarından silinmesi anlamına gelmekte olup, kaydın silinmesinden önce tasfiye sürecinin başlaması gerekmekte, bu kapsamda şirketin aktif ve pasifleri belirlenmekte, varsa mal varlığının değeri saptanmakta, aktif mal varlığı satılarak borçları ödenmekte, kalan bir para olduğu takdirde hissesi oranında ortaklarına dağıtılmakta, buna ilişkin hazırlanan bilanço ile birlikte ticaret sicili müdürlüğüne başvurularak şirketin kayıtlardan silinmesi (terkini) sağlanmakta olduğu- Ticaret unvanı ticaret sicilinden silinen bir sermaye şirketi, 6102 sayılı Kanun uyarınca tasfiye sürecini tamamladığından, artık bundan sonra aktif ve pasifini gösteren bir mal beyanını vermesi fiilen mümkün olamayacağından, mal beyanında bulunmadığından bahisle mahkûmiyetine karar verilmesinin Kanuna aykırı olacağı- Açıklanan nedenlerle, İİK.’nin 44. maddesindeki mal beyanında bulunma yükümlülüğünün gerçek kişi tacirlere yönelik bir yükümlülük olduğu ve ticaret şirketlerini kapsamadığı anlaşılmakla, atılı suçtan sanığın beraatine karar verilmesi gerekeceği-
Ticareti terk suçuna ilişkin şikâyet dilekçesi eklerinden sanıkların kimliği şüpheye yer vermeyecek şekilde anlaşıldığından, dilekçede sanıkların isminin bulunmadığını söylenemeyeceği, dilekçede sanıkların isminin yazılmaması bir eksiklik ise de, dilekçenin içeriği, dilekçe ekindeki belgeler ve tensip kararı ile bu eksiklik giderilmiş olduğundan, hükmün anılan ticari şirket temsilcileri hakkında kurulması gerekirken, gerekçeli karar başlığında ticari şirket ismine yer verilerek hükmün ticari şirket hakkında kurulmasının isabetsiz olduğu- Limited şirket müdürlerinin ve yetkili temsilcilerinin İİK. mad. 345 kapsamında olduğu- Ticareti usulüne aykırı olarak terk etmek suçunun oluşabilmesi için, gerçek kişi tacir ya da ticaret şirketi müdür veya yetkili temsilcilerinin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu onbeş gün içerisinde kayıtlı bulundukları ticaret sicili memurluğuna bildirmemesi gerektiğinden, limited şirketin ticareti gerçekten terk edip etmediği yönünde zabıta araştırması yaptırılıp, vergi mükellefliğinin devam edip etmediği de belirlenerek, sonucuna göre yetkili temsilcisi sanık ile ortağı ve yetkili temsilcisi olan diğer sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırmaya dayalı olarak beraat hükmü kurulmasının isabetsiz olduğu-
"Ticareti usulüne aykırı terk etme" suçunun takibin şikayete bağlı suçlardan olduğu- Takip kesinleşmeden şikayette bulunulması halinde sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği-
12. HD. 18.11.2019 T. E: 11575, K: 16598-
Mahkûmiyet kararları hariç olmak üzere, ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adlî para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararlarının temyiz incelemesine tabi olmadığı-
“Ticareti Usulüne Aykırı Terk” suçunun takibi şikayete bağlı olduğu- Haciz tarihlerinde öğrenmenin gerçekleşmesine rağmen, şikayetçi vekilinin fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç aylık hak düşürücü süre (İİK. mad. 347) geçtikten sonra şikayette bulunması nedeniyle sanıklar hakkında şikayet hakkının düşürülmesi gerektiği-
Aynı alacaklı tarafından aynı borçlu hakkında birden fazla icra takibi başlatılsa dahi, suçun sabit olması halinde tek eylemden dolayı “ticareti terk suçu” nedeniyle sanığın bir kez cezalandırılmasının mümkün olabileceği, her iki takip dosyası birleştirilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekeceği; işlendiği ileri sürülen tek suçtan dolayı ayrı dosyalardan yargılama yapılarak iki ayrı karar verilemeyeceği-
Borçlu ile davacı 3. kişi arasındaki ilişkinin ticari işletme devri (örtülü işyeri devri) niteliğinde olduğu durumlarda olaya İİK. nun 44 ve BK’ nun 179. maddesinin (şimdi; TBK. mad. 202) uygulanması gerekeceği, 3. kişi tarafından “işyeri devri ile ilgili İİK. nun 44. maddesinde öngörülen koşulların yerine getirildiği” 3. kişi tarafından iddia ve ispat edilmedikçe, işyerini devralan davacı 3. kişinin BK. nun 179. maddesi (şimdi; TBK. mad. 202) uyarınca işletmenin borçlarından sorumlu olduğu, bu nedenle mahkemece “3. kişinin istihkak iddiasının reddine” karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.