Mahkûmiyet kararları hariç olmak üzere, ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adlî para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararlarının temyiz incelemesine tabi olmadığı-
“Ticareti Usulüne Aykırı Terk” suçunun takibi şikayete bağlı olduğu- Haciz tarihlerinde öğrenmenin gerçekleşmesine rağmen, şikayetçi vekilinin fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç aylık hak düşürücü süre (İİK. mad. 347) geçtikten sonra şikayette bulunması nedeniyle sanıklar hakkında şikayet hakkının düşürülmesi gerektiği-
Aynı alacaklı tarafından aynı borçlu hakkında birden fazla icra takibi başlatılsa dahi, suçun sabit olması halinde tek eylemden dolayı “ticareti terk suçu” nedeniyle sanığın bir kez cezalandırılmasının mümkün olabileceği, her iki takip dosyası birleştirilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekeceği; işlendiği ileri sürülen tek suçtan dolayı ayrı dosyalardan yargılama yapılarak iki ayrı karar verilemeyeceği-
Borçlu ile davacı 3. kişi arasındaki ilişkinin ticari işletme devri (örtülü işyeri devri) niteliğinde olduğu durumlarda olaya İİK. nun 44 ve BK’ nun 179. maddesinin (şimdi; TBK. mad. 202) uygulanması gerekeceği, 3. kişi tarafından “işyeri devri ile ilgili İİK. nun 44. maddesinde öngörülen koşulların yerine getirildiği” 3. kişi tarafından iddia ve ispat edilmedikçe, işyerini devralan davacı 3. kişinin BK. nun 179. maddesi (şimdi; TBK. mad. 202) uyarınca işletmenin borçlarından sorumlu olduğu, bu nedenle mahkemece “3. kişinin istihkak iddiasının reddine” karar verilmesi gerekeceği-
Ticareti usulüne aykırı terk etmek suçunda tek eylemden dolayı sanığın bir kez cezalandırılmasının mümkün olması-
Sanığın üzerine atılı “Ticareti Usülüne Aykırı Terk” suçunun takibi şikayete bağlı olup, sanığın ticaret siciline kayıtlı adresinde 20/03/2015 tarihinde ve yine şirketin şube adresi olarak görünen adresinde 06/03/2015 tarihinde yapılan hacizler esnasında adresi terk ettiğinin alacaklı vekili tarafından öğrenildiğinin anlaşılması karşısında, dosya kapsamından tespit edilen tarihlere göre 20/03/2015 ve 06/03/2015 tarihlerinde öğrenmenin gerçekleşmesine rağmen, şikayetçi vekilinin İİK'nın 347. maddesinde düzenlenen fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra 20/08/2015 tarihinde şikayette bulunması nedeniyle sanık hakkında İİK'nın 347. maddesi gereğince şikayet hakkının düşürülmesi yerine yazılı şekilde İİK’nun 349. maddesi gereğince düşme kararı verilmesinin isabetsiz olduğu-
İİY.mad.97/a hükmü gereğince, «borçlu» -dolayısı ile «alacaklı»- yararına olan karinenin aksinin, davacı –üçüncü kişi tarafından -«satış sözleşmesi», «devir sözleşmesi», «kira sözleşmesi», «âriyet sözleşmesi» «hakediş sözleşmesi», «ortaklık fesih sözleşmesi» «protokol», «fatura» vb. gibi- âdi nitelikteki (haricen düzenlenmiş) belgelerle - bu gibi belgelerin her zaman düzenlenmesi mümkün olduğundan (HUMY.299)- isbat edilemeyeceği–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.