Mirasçının -gereği yokken- miras bırakanın tıbbî müşahede altına alınmasını istemesinin, mirasçılıktan çıkarılmasına neden olabileceği -
Medeni Kanunun 706. Borçlar Kanununun 213 ve 238. maddeleri gereğince tapulu taşınmazların temlikinin genel kural gereği resmî şekil-de yapılması zorunlu ise de; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-b. maddesinin bu kuralın istisnasını oluşturduğu (Kural olarak tapu dışı satımlar geçersiz (MK.705) ise de, ancak 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-b maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde tapu dışı satıma geçerlilik tanınabileceği) -
Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanması zorunlu olup, kamu malları ile ilgili davaların aynı zamanda kamu düzeni ilkesini de içerdikleri, bu nedenle mahkemece, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından sonra oluşan yeni yasal durum dikkate alınarak, inceleme yapılıp sonuca ulaşılması gerektiğinde kuşku bulunmadığı, o halde mahkemece yapılması gereken işin; dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığı hususunda Yargıtayın ve Dairemizin yerleşik uygulamaları doğrultusunda gerekli araştırmaları yapmak üzere işin esasına girmek olması gerekeceği-
Davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü, sicilden terkini, markaya tecavüzün men'i istemi- Davacı şirketin 2004 yılında kurulduğu, kurulduğu tarihten beri "..." ibaresini ticaret unvanı olarak kullandığı, estetik ve güzellik alanında faaliyette bulunduğu, "..." ibaresinin ticaret unvanı olarak kullanılmasının aynı zamanda markasal kullanım niteliği taşıdığı, "D.." ibaresini ticaret unvanı olarak estetik ve güzellik alanında 2004 yılından beri kullananın, yani, gerçek hak sahibinin davacı şirket olduğu, davacı şirketin ortağı ile ortak işletme işleten davalının bu durumu bildiği, buna rağmen dava konusu markayı kendi adına tescil ettirdiği-
E.tmanın önlenmesi ve yıkım isteği-
Davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu, bu tür bir davada HUMK’nun 413. ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca dava değerinin elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil veya tazminatın toplamından, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından ibaret olacağı ve belirlenen bu değer üzerinden Harçlar Kanunu’nun 26,27,28,30 ve 32. maddelerinin öngördüğü şekilde işlemlerin yerine getirileceği ve gerekli olan harcın alınacağı-
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenmesi, sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilmsi gerekeceği-
E.tmanın önlenmesine ilişkin davada, taraflar arasındaki kira ilişkisi kira ilişkisinin devam edip etmediği, tespit dosyası ve içerisindeki Ö.D.’un beyanı ve davacının cumhuriyet savcığına verdiği şikayet dilekçesinin ne şekilde davanın ret edilmesi sonucunun doğurduğu tartışılarak, denetime elverişli gerekçe ile bir karar verilmesi gerektiği-
Asıl dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, tahliye ve ecrimisil birleşen dava ise, alacak istemi-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.