Kısa kararda davanın kabulüne karar verildiği halde, gerekçeli kararda yalnızca el atmanın önlenmesine hükmedilmesi, yıkım isteği yönünden bir hüküm kurulmaması suretiyle kısa karara çelişkili biçimde gerekçeli karar yazılmasının doğru olmayacağı-
Kesinleşen orman sınırı içinde kalan tapu kaydının iptali ile tescil, şerhlerin kaldırılması ve elatmanın önlenmesi istemi-
Davanın taşınmazın aynına, başka bir deyişle mal varlığına yönelik olduğu, bu durumda, olayda 6100 sayılı HMK'nın 382 ve 383. maddelerinin uygulama yerinin bulunmadığı ve aynı Kanunun 2. maddesi uyarınca davaya Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerekeceği-
Yıkım istekli davalarda raporlar arasındaki çelişkinin giderilmeden sonuca gidilmesi halinde ileride telafisi imkansız zararların oluşabileceği -
Mirasçının -gereği yokken- miras bırakanın tıbbî müşahede altına alınmasını istemesinin, mirasçılıktan çıkarılmasına neden olabileceği -
Medeni Kanunun 706. Borçlar Kanununun 213 ve 238. maddeleri gereğince tapulu taşınmazların temlikinin genel kural gereği resmî şekil-de yapılması zorunlu ise de; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-b. maddesinin bu kuralın istisnasını oluşturduğu (Kural olarak tapu dışı satımlar geçersiz (MK.705) ise de, ancak 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-b maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde tapu dışı satıma geçerlilik tanınabileceği) -
Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanması zorunlu olup, kamu malları ile ilgili davaların aynı zamanda kamu düzeni ilkesini de içerdikleri, bu nedenle mahkemece, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından sonra oluşan yeni yasal durum dikkate alınarak, inceleme yapılıp sonuca ulaşılması gerektiğinde kuşku bulunmadığı, o halde mahkemece yapılması gereken işin; dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığı hususunda Yargıtayın ve Dairemizin yerleşik uygulamaları doğrultusunda gerekli araştırmaları yapmak üzere işin esasına girmek olması gerekeceği-
Davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü, sicilden terkini, markaya tecavüzün men'i istemi- Davacı şirketin 2004 yılında kurulduğu, kurulduğu tarihten beri "..." ibaresini ticaret unvanı olarak kullandığı, estetik ve güzellik alanında faaliyette bulunduğu, "..." ibaresinin ticaret unvanı olarak kullanılmasının aynı zamanda markasal kullanım niteliği taşıdığı, "D.." ibaresini ticaret unvanı olarak estetik ve güzellik alanında 2004 yılından beri kullananın, yani, gerçek hak sahibinin davacı şirket olduğu, davacı şirketin ortağı ile ortak işletme işleten davalının bu durumu bildiği, buna rağmen dava konusu markayı kendi adına tescil ettirdiği-
E.tmanın önlenmesi ve yıkım isteği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.