Dosyada davacı şirketin iki vekilinin bulunması halinde ve azil ya da istifaya ilişkin belgenin de bulunmadığı bu nedenle iki vekilin de görevinin devam ettiği,  vekillerden birinin doğum yapması ya da hastalanmasının diğer vekilin duruşmalara katılmasına ya da işlemden kaldırılan dava dosyasını yenilemesine engel teşkil etmediği- Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına dair verilen kararın nihai bir karar olduğu, nihai kararlara karşı temyiz yolu açık olup eski hale getirme talebinde bulunulduğu tarih itibariyle henüz temyiz süresinin dolmadığı, süresinde yapılamayan işlemle ulaşılmak istenen sonuca, nihai kararın temyiz edilmesi suretiyle ulaşılması mümkün olduğundan eski hale getirme talebinde bulunulamayacağı, yargılamadan el çekmiş olan mahkemelerin eski hale getirme yoluyla verdikleri nihai kararı değiştirme ya da ortadan kaldırmalarının da usulen mümkün olmadığı-
HMK yürürlük tarihi olan 01.10.2011 tarihinden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılmadığına göre, mahkemece HMK'nun 320/4. maddesine dayalı olarak davanın açılmamış sayılması yönünde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemi-
Mahkemece 25.06.2015 tarihli duruşmada davacı vekilinin vermiş olduğu mazeret dilekçesinin kabulüne karar verilip duruşmanın 22.10.2015 saat 9.40’a bırakıldığı halde davacı vekiline duruşma gün ve saatinin bildirilmediği,yine Uyap sisteminde bu duruşma tutanağının bulunmadığı anlaşılmakla 22.10.2015 günlü duruşmada takip edilmeyen dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Duruşma isteminin reddi kararlarının hak ihlâli olarak değerlendirilmesinin mümkün görülmediği- Somut olayda 6100 sayılı Kanun’un 46 ncı maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığı-
HMK m. 46'a dayalı tazminat istemi- Usul kurallarının derhal yürürlüğe girmesi ilkesi ve 6545 sayılı Kanun ile eklenen CMK 141/3.madde ve fıkrası ile 142/2 maddelerindeki düzenlemeler uyarınca ağır ceza mahkemesinin görevli ve yetkili olduğu-
Ölünceye kadar bakım akdi ve satışa konu taşınmazlar bakımından muvazaa olgusu bulunup bulunmadığı yönünden açılan davalarda; şahit dâhil her tür delille ispat mümkün olduğundan, mahkemece bu konuda araştırma yapılıp gerekli incelemelerin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, “yazılı belge bulunmadığı” gerekçesiyle “davanın reddi”nin doğru olmayacağı-
Davacı vekilinin verdiği feragat dilekçesinde özetle; dava konusu talepleri bakımından davalı şirketi ile sulh olduklarını, bu kapsamda dava konusu taleplerine ilişkin olarak davadan feragat ettiklerini, bu hususta gereğinin yapılmasını talep ettiği; davalı vekilinin dilekçesinde ise özetle; davacı tarafın davasından feragat ettiğini, feragat nedeniyle vekalet ücreti ile yargılama giderlerine ilişkin bir taleplerinin bulunmadığını beyan ettiği- Davanın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri "Maddi Tazminat" davası olması, davacı vekilinin vekaletnamesinde feragat etmeye özel yetkisi bulunması, feragatin karşı tarafın yahut mahkemenin muvafakatine bağlı olmaması hususları nazara alınarak davacı vekilinin kayıtsız ve şartsız feragati sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davacının kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuran ve ön inceleme duruşması yapıldıktan sonra sunulan feragat beyanı sebebi ile davanın feragat nedeniyle reddine ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verildiği-
Haczedilmezlik şikayeti üzerine taraflar gelmese bile icra mahkemesinin şikayetin esasını inceleyip karar vermesi gerekeceği, HUMK. 409/son (şimdi; HMK. 150/6) maddesini uygulayarak sonuca gidemeyeceği–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.