Davacı tarafın tacir sıfatı bulunmadığından davaya bakmaya görevli mahkemenin genel mahkemeler olduğu- Görevin kamu düzeni ile ilgili olduğu, yargılamanın her safhasında ve re'sen nazara alınmasıgerektiği-
Dava, TTK.’ nun 1301. maddesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. İcra takip dosyasında, en son 15.04.2005 tarihinde davalı(borçlu) şirketin takibe itirazı nedeniyle, bu borçlu hakkında takibin durdurulmasına karar verilmiş olup; yapılan bu işlemden sonra 04.02.2008 tarihine kadar hiçbir işlem yapılmamıştır. Davalı şirket temsilcisinin süresinde verdiği cevap dilekçesinde, zamanaşımı def’inde bulunmuş; mahkemece ara kararı ile zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir. Oysa icra takip dosyasında 15.04.2005 tarihinden 04.02.2008 dava tarihine kadar zamanaşımını kesen hiçbir işlem yapılmadığından 2918 sayılı KTK.’ nun 109/1. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur. Bu durumda mahkemece, davalı şirket vekilinin zamanaşımı definin kabulü ile davanın zamanaşımından reddi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi hükmün bozulmasına neden olacağı-
Görevsizlik kararı verilmesi durumunda yargılama giderlerinin görevsizlik kararı veren mahkemece değil, dosyanın gönderildiği mahkemece hükme bağlanacağı-
Zilyetliğe vaki elatmanın önlenmesi, ecrimisil davasında, tüm iş ve işlemler 1086 sayılı HUMK döneminde meydana geldiğine göre HUMK'nun 193/3. fıkrası uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren 10 günlük hak düşürücü süre içinde yeniden dilekçe verilmesi veya yeniden çağrı kağıdı tebliğ ettirilmesi ve bu şekilde dosyanın görevli ve yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesi gerekeceği-
Tapu kaydında düzeltim davasında, davanın takip edilmemesi nedeniyle dosya işlemden kaldırılmış ve yasal süresi içerisinde yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise, kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücreti takdiri gerekeceği-
Yolsuz tescil hukuksal nedeniyle tapu iptali ve tescil istemiyle açılan davada yerel mahkemece Özel Dairenin bozma ilamına uyularak "protokol ve 26 adet senet için davacının ibra ettiği senetlerin karşılıksız kaldığının kararlaştırıldığı, yine protokol hükümlerine davalı vekili tarafından itiraz edilmediği, bu itibarla senetlerin davacıya işlem yapılmadan iade edilmesi gerektiği halde, iade edilmeyerek takibe konulduğu ve dava konusu payın bu nedenle ihalesi ile davalı şirkete satıldığı, ihalenin hükümsüz senetlere dayandığı, dolayısıyla tescilin yolsuz olduğu" belirtilerek verilen davanın kabulüne dair verilen üçüncü karar, Özel Dairece "ibranamenin aslının bulunmadığı, fotokopi belgeye dayanılarak davacının ibra edildiğinin kabul edilemeyeceği, bozma kararının sonradan ortaya çıkan duruma göre, maddi hataya dayalı olduğu ve davada dayanılan çekişme konusu taşınmazın sicil kaydının oluşumunun TMK'nın 1025. maddesinde öngörülen yolsuz tescile dayalı olduğunun söylenemeyeceği, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, dahili davacılar vekilinin karar düzeltme talebinde bulunması üzerine Özel Dairece verilen karar ile HMK. mad. 125/1 , dava açıldıktan sonra davalının dava konusunu, bir başka şirkete sattığı, bu nedenle davacı tarafa seçimlik hakkının hatırlatılmasının gerektiği açıklanmak suretiyle Dairenin kararının kaldırılmasına ve hükmün bu yönden bozulmasına karar verilmiş olup, dahili davacılar vekilince karar düzeltme talep edilen üçüncü kararın, Özel Dairece önceki bozmayı ortadan kaldıracak nitelikte olmayıp, dava konusunun devri ve taraf değişikliğinin hatırlatılması yönünde olduğu ve bu durumda, yerel mahkemece verilen üçüncü kararın temyizen inceleme görevinin, Hukuk Genel Kurulu’na ait değil Özel Daireye ait olduğu-
Temyize konu tespit davasının görülmesinde hukuki yarar ortadan kalktığından mahkemece davanın HMK'nun 115/2. maddesi gereğince sadece usulden reddi kararı verilmesi gerekirken mahkemece esasının da incelenerek hem usulden hem de esas yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
İcra mahkemesinin vermiş olduğu ‘davanın açılmamış sayılmasına’ dair karar hakkında yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamayacağı–
Davacının mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediği ve davayı takipsiz bıraktığı gerekçesiyle 07/07/2015 tarihinde dosyanın işlemden kaldırıldığı, davacı vekilinin üç aylık süre içerisinde 14/09/2015 tarihinde davanın yenilenmesi talebinde bulunduğu görülmekle davacı kurumun harçtan muaf olduğu da gözetilerek HMK 150. maddesi hükümleri gereğince işlem yapılması gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.