Tapu kaydında düzeltim davasında, davanın takip edilmemesi nedeniyle dosya işlemden kaldırılmış ve yasal süresi içerisinde yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise, kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücreti takdiri gerekeceği-
Yolsuz tescil hukuksal nedeniyle tapu iptali ve tescil istemiyle açılan davada yerel mahkemece Özel Dairenin bozma ilamına uyularak "protokol ve 26 adet senet için davacının ibra ettiği senetlerin karşılıksız kaldığının kararlaştırıldığı, yine protokol hükümlerine davalı vekili tarafından itiraz edilmediği, bu itibarla senetlerin davacıya işlem yapılmadan iade edilmesi gerektiği halde, iade edilmeyerek takibe konulduğu ve dava konusu payın bu nedenle ihalesi ile davalı şirkete satıldığı, ihalenin hükümsüz senetlere dayandığı, dolayısıyla tescilin yolsuz olduğu" belirtilerek verilen davanın kabulüne dair verilen üçüncü karar, Özel Dairece "ibranamenin aslının bulunmadığı, fotokopi belgeye dayanılarak davacının ibra edildiğinin kabul edilemeyeceği, bozma kararının sonradan ortaya çıkan duruma göre, maddi hataya dayalı olduğu ve davada dayanılan çekişme konusu taşınmazın sicil kaydının oluşumunun TMK'nın 1025. maddesinde öngörülen yolsuz tescile dayalı olduğunun söylenemeyeceği, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, dahili davacılar vekilinin karar düzeltme talebinde bulunması üzerine Özel Dairece verilen karar ile HMK. mad. 125/1 , dava açıldıktan sonra davalının dava konusunu, bir başka şirkete sattığı, bu nedenle davacı tarafa seçimlik hakkının hatırlatılmasının gerektiği açıklanmak suretiyle Dairenin kararının kaldırılmasına ve hükmün bu yönden bozulmasına karar verilmiş olup, dahili davacılar vekilince karar düzeltme talep edilen üçüncü kararın, Özel Dairece önceki bozmayı ortadan kaldıracak nitelikte olmayıp, dava konusunun devri ve taraf değişikliğinin hatırlatılması yönünde olduğu ve bu durumda, yerel mahkemece verilen üçüncü kararın temyizen inceleme görevinin, Hukuk Genel Kurulu’na ait değil Özel Daireye ait olduğu-
Temyize konu tespit davasının görülmesinde hukuki yarar ortadan kalktığından mahkemece davanın HMK'nun 115/2. maddesi gereğince sadece usulden reddi kararı verilmesi gerekirken mahkemece esasının da incelenerek hem usulden hem de esas yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
İcra mahkemesinin vermiş olduğu ‘davanın açılmamış sayılmasına’ dair karar hakkında yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulamayacağı–
Davacının mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediği ve davayı takipsiz bıraktığı gerekçesiyle 07/07/2015 tarihinde dosyanın işlemden kaldırıldığı, davacı vekilinin üç aylık süre içerisinde 14/09/2015 tarihinde davanın yenilenmesi talebinde bulunduğu görülmekle davacı kurumun harçtan muaf olduğu da gözetilerek HMK 150. maddesi hükümleri gereğince işlem yapılması gerektiği-
İşlemden kaldırılan dosyada dava açılmamış sayıldığından talebin niteliği gereği davalı taraf lehine vekâlet ücreti tayin ve takdir edilmesi gerektiği-
Katkı payı alacağına yönelik isteğin dinlenebilmesi için öncelikle evlilik birliğinin sona ermesi gerekeceği; davalı-davacı kocanın katkı payına ilişkin talebi yönünden tefrik kararı verilerek boşanma davasının sonucunun beklenmesi gerekeceği-
Yapılan satışta edimler arasında aşırı fark bulunması, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamaması ve bu hallerde 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceği, İİK'nın 278/III-2 maddesi uyarınca edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olacağı- Davalı borçlunun iflası ve 2. alacaklılar toplantısında da tasarrufun iptali davalarının iflas idaresi tarafından takip edileceğine karar verilmiş olması karşısında, davacı sıfatını iflas idaresinin kazanmış olacağı, 2. alacaklılar toplantısının bu kararı aldığı tarihten sonra davayı yürütmekte olan (TMSF’nin ve ondan temlik alan) şirketin davadan feragate yetkilerinin kalmayacağı-
Taşınmazın kamulaştırılmasına karar verildiği dosyanın muhdesatın tespiti istemli dava açısından kesin hüküm ya da derdestlik oluşturmayacağı, mevcut kamulaştırma işlemi nedeniyle davacı tarafın muhdesatın tespitini istemekte hukuki yararının bulunduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.