İİK.170/IV uyarınca “imza itirazının kabulüne” karar verilen durumlarda yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda “senetteki imzanın borçlunun elinin ürünü olup olmadığının kesin biçimde saptanamamış olması halinde” icra mahkemesince –kötü niyeti veya ağır kusuru saptanamayan- alacaklı aleyhine ayrıca tazminata ve para cezasına hükmedilemeyeceği-
- 12. HD. 07.06.2011 T. 30816/11810
- 12. HD. 10.06.2010 T. 2501/14662
- 12. HD. 21.04.2010 T. 28219/9971
- 12. HD. 01.10.2009 T. 8849/17517
- 12. HD. 28.10.2008 T. 16062/18646
- 12. HD. 03.06.2008 T. 9023/11357
- 12. HD. 02.06.2008 T. 8895/11309
- 12. HD. 28.02.2008 T. 24240/3705
- 12. HD. 27.12.2007 T. 21199/24314
- 12. HD. 17.01.2007 T. 21967/489
Trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemi-
Hüküm altına alınan miktarın net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin HMK'nın 297/2. maddesine aykırı olduğunun düşünülmemesinin hatalı olduğu-
İş kazası nedeniyle davacıda oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranı gördüğü tedaviler sonrası aradan geçen zaman içerisinde değişmemiş ola da, davacının zararının, -kayıp oranı ve kontrol muayenesine gerek olmadığı bilgilerini içerir -SGK Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığı raporuyla kesin şekilde belli olduğu- İş kazasından dolayı talep edilecek maddi tazminatın sınırlarının belirlenmesi için meslekte kazanma gücü kayıp oranının gerekli olduğu ve zararın öğrenildiği tarih dikkate alındığında ıslah dilekçesi ile talep edilen maddi tazminatın zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceği- "Zararın öğrenilmesinin onun kapsamının değil, varlığının öğrenilmesi anlamına geldiği, zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, o davayı ciddi ve objektif bir şekilde desteklemeye, gerekçelerini göstermeye elverişli yeterli hâl ve şartların öğrenilmesinin, zararın öğrenilmiş sayılması için yeterli olduğu, davacıda oluşan meslekte kazanma gücü kayıp oranının zaman içinde değişmediği, gelişen ve değişen bir durum bulunmadığı, bu nedenle davacının zararı kaza tarihinde öğrendiğinin kabulü gerektiği" görüşünün, "29.05.2019 T. 8/3 s. içtihadı birleştirme kararına göre ıslah ek dava olmayıp dava dilekçesindeki miktarın düzeltilmesi mahiyetinde olduğundan, zamanaşımının dava tarihinde ıslah ile arttırılan miktar için de kesildiğinin kabulü gerektiği" görüşünün ve "zamanaşımının, davacının malûliyet oranının kesin olarak belirlendiği Adli Tıp Kurumu raporu tarihinden başlatılması gerektiği, bedensel zararın kesinleşmemesinin sonuçlarını davacıya yüklemenin hakkaniyete aykırı olduğu" şeklindeki değişik gerekçe içeren görüşün HGK çoğunluğunda benimsenmediği-
Boşanma kararına dayanak yapılan hastane raporunun hüküm vermeye yeter nitelikte olmadığı, bu sebeple davalının akıl hastalığının geçmesine olanak bulunup bulunmadığı yönünün araştırılması için her iki hastane raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi gerekeceği-
vasiyetnamenin iptali davasında muris hakkında çeşitli tarihlerde alınan vasiyetname tarihinde hukuki işlem ehliyetine haiz olup olmadığı konusundaki Adli Tıp kurumu raporları arasında çelişki olduğu anlaşılmakla 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 15/f. maddesinde; "Adli Tıp Genel Kurulu Adli Tıp İhtisas Kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüşleri arasında da ortaya çıkan çelişkileri, konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceler ve kesin karara bağlar" hükmü gereğince çelişkinin giderilmesi gerekeceği-
İİK.'nun 169/a maddesi uyarınca 'itirazın kabulü' halinde alacaklının, takip konusu alacağın %20sinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu olacağının belirlendiği, buna karşın maddede 'para cezası' na ilişkin bir hüküm olmadığı halde mahkemece alacaklının para cezası ile sorumlu tutulamayacağı-
Takibin dayanağı olan bonoda alacaklının lehtar, borçlunun ise keşideci olduğu ve bu durumda, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen keşidecinin doğrudan ilişki içinde olduğu belirlendiğinden, alacaklının keşideci imzasının adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğunun kabulü gerekeceği, keşideci imzasının borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklı imzaya itirazı kabul edilene karşı başlattığı takipte ağır kusurlu kabul edileceğinden tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.