vasiyetnamenin iptali davasında muris hakkında çeşitli tarihlerde alınan vasiyetname tarihinde hukuki işlem ehliyetine haiz olup olmadığı konusundaki Adli Tıp kurumu raporları arasında çelişki olduğu anlaşılmakla 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 15/f. maddesinde; "Adli Tıp Genel Kurulu Adli Tıp İhtisas Kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüşleri arasında da ortaya çıkan çelişkileri, konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceler ve kesin karara bağlar" hükmü gereğince çelişkinin giderilmesi gerekeceği-
İİK.'nun 169/a maddesi uyarınca 'itirazın kabulü' halinde alacaklının, takip konusu alacağın %20sinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu olacağının belirlendiği, buna karşın maddede 'para cezası' na ilişkin bir hüküm olmadığı halde mahkemece alacaklının para cezası ile sorumlu tutulamayacağı-
Takibin dayanağı olan bonoda alacaklının lehtar, borçlunun ise keşideci olduğu ve bu durumda, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen keşidecinin doğrudan ilişki içinde olduğu belirlendiğinden, alacaklının keşideci imzasının adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğunun kabulü gerekeceği, keşideci imzasının borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklı imzaya itirazı kabul edilene karşı başlattığı takipte ağır kusurlu kabul edileceğinden tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması gerekeceği-
İki haftalık bilirkişi rapruna itiraz süresi dolmadan karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle takdir olunan manevi tazminatların (10.000 ve 5.000'er TL.) az olduğu-
Davaya konu senet üzerindeki keşideci imzasının basit tersimli imza olması nedeniyle davalılar murisine aidiyeti hususunda bir tespite varılması için Adli Tıp Kurumu'ndan aldırılan raporlar birlikte değerlendirildiğinde, keşideci imzasının G.Ş.'ya ait olup olmadığı hususunda kesin bir kanaata varılabilmesi için yeniden konusunda uzman bir bilirkişi heyetine inceleme yaptırılıp alınacak rapor doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiği- 
Mirasbırakan, 4721 sayılı TMK'nın yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse, ölüme bağlı tassarruf, 01.01.2002 tarihinden önce yapılmış olsa bile şekli anlamda geçerliliğin, miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirleneceği- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; hangi ortamda, ne tür teknik cihazlar kullanılarak inceleme yapılıp sonuca varıldığı açıklanmamışsa, ulaşılan sonucun maddi dayanakları denetime elverişli şekilde ortaya konulmamış olacağından bu nitelikteki bir bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulamayacağı-
Doğumdan önceki üçyüz gün ile yüzsekseninci günler arasında çocuğun anasıyla cinsel ilişkide bulunduğunun ispatlanmasının, baba-lığa karine olduğu, ancak davalının benzemezlik testleri gibi her türlü kurtuluş beyyinesinden yararlandırılması gerekeceği–
«Evlatlık ilişkisinin ehliyetsizlik nedeniyle kaldırılması» davasın-da, evlat edinenin sözleşme tarihinde «bu sözleşmeyi yapmaya ehil olup olmadığı» konusunda Adli Tıptan rapor alınması gerekeceği–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.