Davalı asılın kabule yönelik beyanları ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazın bedelinin tamamı davacı tarafından ödenerek davalı adına satın alındığının ve davacının katkısının %100 olduğunun kabulü gerektiği- "Katkı iddiasının ispatlansa bile gizli bağış niteliğinde olacağı" şeklindeki değerlendirmenin hatalı olduğu- Devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerektiği- Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşünceyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmalarının bağış olarak değerlendirilemeyeceği- Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmaması gerektiği- Davacı tarafça bedelin ödenmesinin bağış olduğunu çağrıştıracak bir kavram, kelime veya söze dosya kapsamında rastlanılmadığı gibi, davacı tarafın bağış amacıyla taşınmazın davalı kadın adına tescil edildiğine ilişkin irade açıklamasının da bulunmadığı- Mahkemece, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin tamamı üzerinde davacının alacak hakkı bulunduğu gözetilerek ve talep miktarı da dikkate alınmak suretiyle katkı payı alacağı isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Katkı payı alacağı davasında, taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki değeri değil, dava tarihindeki değeri üzerinden davacının katkı payı alacağının belirlenmesinin gerekeceği-
Taşınmaz TMK'nun 219. maddesi gereğince kural olarak edinilmiş mal ise de, aynı Yasa'nın 222/ son maddesine göre davalı tarafından aksinin ispatının mümkün olması gerekeceği-
Davacı kadının, babasının düğünde kendisine hediye ettiği ve mülkiyeti babasına ait olan aracın evlilik birliğinin devamı sırasında koca tarafından satıldığını ileri sürerek, bu sebeple maddi tazminat talep etmesinin, Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından kaynaklanmayıp Borçlar Kanununda yer alan genel hükümlere tabi olduğu ve aile mahkemelerinin görevi dışında olduğu-
Mahkemece kadının dava dışı taşınmaza katkısı olmadığına yönelik kabulü doğru olmadığından kooperatif yoluyla edinilen dava dışı taşınmaza kadının katkı oranı, erkeğin kooperatife üyelik süresi, evlilik tarihi ile tahsis tarihi arasındaki süreler göz önünde bulundurulup hukuk ve hakkaniyete uygun şekilde belirlenerek, dava konusu taşınmazdaki kişisel mal denkleştirme yapılması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu ve aynı davada taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabildiğinden davacı 22.02.2012 tarihli dilekçesiyle ıslah yoluna başvurduğu için bu tarihten sonra sunduğu dilekçeler doğrultusunda karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı olduğu, artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkı olduğu (TMK 236/1.m) - Katılma alacağı Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek olmadığı - Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm(rayiç) değerlerin esas alınacağı (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1. m)- Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihinin karar tarihi olduğu- Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimsenin, iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğu, eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen malların onların paylı mülkiyetinde sayılacağı, bir eşin bütün mallarının, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edileceği (TMK 222. m)- Davalıya ... TL Emekli Sandığı mevzuatı çerçevesinde Kurumca " çeyiz yardımı" ödemesi yapıldığı hususu sabit olduğundan, bu paranın; davalının kişisel malı niteliğinde olduğu- Mahkemece, konu hesaptaki paranın içerisinde davalının anılan " çeyiz yardımı " parasının mevcut olup olmadığının araştırılıp, çeyiz yardımı var ise, hesaptaki paradan, bu miktarın dışında kalan kısmın katılma alacağı için tasfiyeye tabi tutulması gerekeceği-
Mal rejiminin tasfiyesi ve alacak isteğine ilişkin davaların eşler ve mirasçılar tarafından açılabileceği, eşlerin ya da mirasçıların alacaklıları tarafından mal rejiminin tasfiyesine olanak veren yasal bir düzenlemenin mevcut olmadığı-
Katkı payı alacağı, artık değere katılma alacağı ve ziynet alacağı isteği-
Davacı, meskenin evlilik içinde iki tarafın katkıları ile alınan ortak mal olduğunu açıklayarak TMK’nun ilgili hükümleri gereği mal rejiminin tasfiye edilerek fazla hakları saklı kalmak kaydı ile taşınmazın yarısının bedeli alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK.m.118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahekemesi'nde bakılacağı-
8. HD. 20.03.2018 T. E: 4001, K: 9671-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.