Uyuşmazlığın trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigorta şirketlerince Sosyal Güvenlik Kurumuna prim aktarımı yapılmaması halinde sigorta şirketlerinin kanuni temsilcilerinin sigorta primi borcundan şahsi malvarlıkları ile sorumlu olup olmayacakları ve davalı tarafından gönderilen ödeme emri nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğu- Kurum alacağının 5510 sayılı Kanun'da düzenlenen sosyal sigorta primi değil özel sigorta şirketleri tarafından sözleşme ile tahsil edilen primler olduğu- Sigorta şirketlerinin sigorta ettirenlerden sözleşme kapsamında aldıkları sigorta primlerinin kaynağı özel sigorta ilişkisi olup kamusal nitelik taşımadığı- Bu nedenle sigorta şirketlerinin sağlık teminatının SGK’ya devri nedeniyle kanuni temsilcilerinin SGK’ya prim aktarım borcu nedeniyle şahsi malvarlıkları ile sorumlu tutulmasının kanuni düzenlemelere uygun düşmediği- 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiği-
Tarafların kusur durumları, davalının gayri resmi evlenme tarihindeki yaşı, olayın gelişim süreci, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetildiğinde, davacı yararına hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının fazla olduğu, daha alt düzeyde uygun bir manevi tazminata karar verilmesi gerekeceği-
Banka hesabındaki paranın hesap sahibinin bilgisi ve izni dışında internet işlemleriyle başka bir bankaya aktarılıp üçüncü kişi tarafından çekilmesi halinde; parayı çeken ve her iki bankanın söz konusu parayı hesap sahibine iade etmekle yükümlü olduğu-
Eski hale getirme bedeli taşınmazın gerçek değerinin üzerinde ise eski hale getirme bedeline değil, gerçek değere hükmedilmesi gerektiğinden zarar gören taşınmaz alanının sürüm (rayiç) değeri belirlenmesinin gerektiği-
Davalının kira sözleşmesine aykırı davranmasıyla oluşan sorumlulukta tazminattan indirim yapılmasını düzenleyen TBK’ nun 52.maddesi uyarınca hükmedilecek kazanç kaybına, kiracının aynı nitelikte başka bir taşınmazı ne kadar süre ile kiralayabileceği belirlenerek, o süre ile sınırlı olarak hükmedilmesi gerektiği-
Davalıların eyleminin haksız fiil niteliğinde olduğu, süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunulduğu, işbu davada zamanaşımı yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hak bulunmadığı, cezanın üst sınırına göre ceza zamanaşımı süresinin 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102 nci maddesinin dördüncü fıkrası ve 104 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 5 yıl, uzamış zamanaşımı süresinin ise 7,5 yıl olduğu, davacının 2000 yılında davalı şirkete para yatırdığı buna karşın eldeki davanın 2013 yılında 7,5 yıllık zamanaşımı süresinden sonra açıldığı gözetilerek Mahkemece zamanaşımı sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Gerçek zararın, mal varlığının haksız eylemden önceki duruma gelmesi, bir başka anlatımla haksız eylem meydana gelmeseydi ne durumda olacaksa o duruma getirilmesi için gerekli olan tutar olduğu- Eksik yatan gelir vergisinin, kanunen ödenmesi zorunlu olan borçlardan olup davalının haksız eylemi ile ortaya çıkan bir sonuç olmadığından gerçek zarar kapsamında olmadığı-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemi-
Zararlandırıcı olay bir kamu hizmetinin görülmesi sırasında meydana geldiğine, davacının kusurunun bulunmamasına, davalının yükümlü bulunduğu kamu hizmetinin yapılması ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmasına, tarafların askerlik yükümlülüğü yönünden bulundukları konumlara ve yukarda açıklanan hakkaniyet ilkesine göre davacının uğradığı zararın davalı tarafından karşılanmasının gerekeceği-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemi-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.