Davacıların toplu konut ve kentsel dönüşüm kapsamında kendi uhdesine düşecek bağımsız bölümlerin makul süre içinde teslim edilmemesi nedeniyle mahrum kaldıkları kira bedelinin tahsilini istediği davada, davacılar ve Belediye arasında düzenlenen muvafakat senedinde teslim süresi kararlaştırılmayıp, teslim süresini belirleme yetkisinin davalıya tanınmasında davalının, bu yetkisini kullanırken, objektif iyiniyet kurallarına uygun davranıp haklı nedenlere dayalı gecikmeler hariç, işin niteliğinin ve büyüklüğünün gerektirdiği imalât süresi içinde tamamlaması gerektiğinden davacının seçimlik haklarından “aynen ifa ve gecikmeden dolayı tazminat” isteminin değerlendirilmesi gerektiği-
Taraflar arasında yapılan harici satış sözleşmesi mülkiyetin nakli bakımından geçersiz ise de; bu geçersizliğin, tarafların haksız iktisap kuralları altında aldıklarını iade etmelerine ilişkin yükümlülüklerinden biri olan, satış parasının iadesine yönelik faiz şartını etkilemeyeceği-
Alacak davası-
Dosya içeriğindeki belgeler ile Uyap üzerinde yapılan sorgulama neticesinde davacı ......... mirasçılarından sadece ......... yönünden ................ tarihli temlikname ile alacaklılarından mal kaçırma amacıyla temlikin yapıldığı iddiasıyla dava dışı kişiler tarafından tasarrufun iptali davasının açıldığı, ............ Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ilamıyla davanın kabulüne karar verildiğinin görüldüğü, bu durumda mahkemece anılan tasarrufun iptali davası sonucunun eldeki itirazın iptali davası için bekletici mesele yapılması gerekeceği- Mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş ise de, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratır ve infazda tereddüt yaratacak şekilde, icra inkar tazminatı, vekalet ücreti, yargılama giderlerine hükmedilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş olmasına rağmen ret edilen miktar yönünden davalı kendini vekili ile temsil ettirdiğinden lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde vekalet ücretine hükmedilmemesinin ve yargılama giderlerinin de davanın kabul-ret oranı dikkate alınarak taraflar arasında paylaştırılması gerekmekte iken tamamının davalıdan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı- Davalı vekili tarafından kötü niyet tazminatı talebi bulunmasına rağmen herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taraflar arasında bayilik sözleşmesi bulunduğu ve bayilik sözleşmesinin 4'üncü maddesinde davalı bayiinin asgari alım taahhüdünde bulunduğu; davalı yanca bayilik sözleşmesinin 08/09/2010 keşide tarihli ihtarname ile feshedildiği; bayilik sözleşmesini fesihte haklı olup olmadığı tespit edilip daha sonra HMK.'nın 199. maddesi ve TTK.'nın 199. maddesi kapsamında delil olarak kabul edilen davacının onaylanmış bilgisayar kayıtları üzerinde inceleme yapılması gerektiği
Her ne kadar davacı tarafından kısmi dava açılmışsa da, taraflar arasındaki sözleşmede, talep edilen alacakların miktarının tespitine yarar kıstaslar ortaya konduğundan, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuyla da alacağın miktarı belirlendiğinden, alacağın belirlenmesinin mümkün olduğu, bu durumda mahkemece, dava ve usul ekonomisi bakımından HMK.'nın 115/2 maddesi uyarınca davasını tam dava olarak devam ettirmesi ve harcı tamamlatması konusunda davacı vekiline kesin süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekeceği-
Bir davaya hangi yargı kolunda bakılacağı konusunun dava şartı olduğu, dava şartının yargılamanın her aşamasında (ilk derece ve istinaf mahkemeleri ile Yargıtayca) re'sen dikkate alınacağı, bu nedenle ilk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin ceza-i şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yukarıda izah edilen Kanun değişikliği kapsamında uyuşmazlık konusu davanın çözümünün idari yargının görev alanına girdiği gözetilerek, 6100 sayılı HMK'nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan "yargı yolunun caiz olmaması" nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Kademeli davalarda bu davaların niteliği gereği her iki istek konusunda mahkemece olumlu hüküm kurulması olanaksız olduğundan, tapu iptali ve tescil davası kabul edildiği takdirde alacak konusunda hüküm kurulmasının mümkün olmayacağı-
Önceki gerekçeye ilâveten somut olayda her iki davalı şirketin yetkilisi olan şahsın davacı alacaklıya gönderdiği elektronik postada, bozulan karar gerekçesinde açıklandığı üzere davalı ............. Sigorta Aracılık Hizm. A.Ş.'nin davacıya olan borcunu diğer davalı ........İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş.'nin davacı şirketten olan alacaklarından ödenmesini kabul ettiği, bu beyanın diğer davalı ...... İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş. tarafından borcun üstlenilmesi mahiyetinde olduğu, asıl davada davacı şirketin bu talebi kabul ettiğinin dosya kapsamıyla anlaşıldığı, davalı- birleşen dosyada davacı ......... İç Dış Ticaret ve Danışmanlık Hizm. A.Ş.'nin, davalı ........ Sigorta Aracılık Hizm. A.Ş.'nin borcunu üstlendiği, üstlenmenin borca katılma şeklinde yorumlanması gerektiği, bu nedenle asıl davanın davacısına karşı her iki davalının birlikte sorumlu olduğunun kabulü gerekeceği-
Acentelik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği iddiasına dayalı portföy tazminatı, haksız fesih tazminatı ve diğer alacak kalemleri ile manevi tazminat talebine-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.