İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davaların, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- İlke olarak taraflar arasında bir anlaşmazlığı hükme bağlayan ilamlara karşı tasarrufun iptali davası açılamaz ise de, boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmediğinden, tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı mahkemece yapılmış olduğundan alacaklısından mal kaçırma amacında olan borçlu bu yolla amacına uygun olarak bir mahkeme kararı elde edebileceğinden, tasarrufun tarafları karı koca olduğundan, boşanma protokolü ile borçlu koca tarafından karısına anlaşmalı boşanma sonucu düzenlenen boşanma protokolü gereğince boşanan eşe devredilen taşınmazlar hakkında iptal davası açılabileceği- 
Terk sebebi ile açılan boşanma davalarında anlaşmalı boşanma kararı verilemeyeceği–
Evli bir erkekle birliktelik yaşayan kadının manevi tazminat sorumluluğu bulunmakta ise de şayet koca boşanma davasında bu eylem nedeniyle eski eşine manevi tazminata mahkum edilmişse eski eşin artık haksız fiil sorumlularından ikinci kez tazminat alamayacağı-
Davalı kadının fiil ehliyetinin olmadığı, tayin edilen vasisi davaya katılmadan boşanma kararı verilemeyeceği-
Anlaşmalı boşanma ile iştirak nafakası istenilmemiş olsa bile sonradan bu istemin gündeme getirilebileceği; velayet hakkı kendisine verilen tarafın her zaman için karşı taraftan iştirak nafakası talep edebileceği-
HGK. 02.05.2019 T. E: 2017/2-3067 , K: 512-
Davacıya, boşanma kararının verildiği tarihten sonra, 506 sayılı Kanun hükümleri uyarınca ölen babasından yetim aylığı bağlandığı, Kurum yoklama memurlarının davacıya ait adreste yaptıkları tespit üzerine düzenledikleri rapor doğrultusunda, davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı gerekçesiyle bağlanan ölüm aylığının kesildiği, uyuşmazlık konusu yetim aylığının iptali işlemi 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra gerçekleşmiş olduğundan anılan Kanunun Geçici 1.maddesinin uygulanamayacağı-
Davalı Kurumun 20/02/2014 tarih ve 2890415 borç bildiren işlemin iptaline, borçlu olmadığının tespitine-
Anlaşmalı boşanma koşulları oluşmadığı halde Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi gereğince anlaşmalı boşanma kararı verildiği ve bu kararı ilgili taraf temyiz etmeyerek, karar kesinleşmişse; tarafların boşanmanın fer'i olan nafaka ve tazminatlar konusunda da anlaşmış olduklarının kabul edileceği, sonradan kesinleşen bu kararın anlaşmalı boşanma niteliğinde olmadığından sözedilerek; boşanmanın fer'i (eki) olan nafaka ve tazminatlar için ayrıca dava açılması durumunda davanın dinlenemeyeceği-
COVİD-19 salgını sebebiyle 7226 Sayılı kanun geçici 1. madde ve 29/04/2020 tarih , 2480 Sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile tüm adli süreler 13/03/2020 tarihinden itibaren 15/06/2020 tarihine kadar durdurulduğundan davalı vekilinin 20/03/2020 tarihli temyiz talebinin süresinde olduğunun kabulüyle bölge adliye mahkemesinin 23/03/2020 tarihli ek kararının bozularak kaldırılmasına karar vermek gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.