Davacı hakkında başlatılan ilamsız icra takibinin dayanağı olan kesin rehin açığı belgesi, davacı-ipotek veren 3. şahıs hakkında yapılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip sonunda icra müdürülüğünde düzenlenmiş olduğundan, davalı bankanın bu belgeye dayanarak davacı hakkında ilamsız icra takibi başlatmakta haksız ve kötü niyetli olduğunun söylenemeyeceği-
Çek bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinden, dava konusu çeklerin avans olarak verildiği ve satışın veresiye olduğu iddiasının kesin delillerle ispatı gerektiği-
Menfi tespit davası konusu çeklerin ciro yoluyla hamili olup davada taraf olmayıp üçüncü kişi konumunda bulunan şirketlerin haklarını kısıtlayacak şekilde karar verilemeyeceği-
Mahkemece, taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek takipte istenen tutarla takip tarihinde saptanan alacak arasındaki tutar kadar davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Takip konusu senede karşılık davacı yanca yapılan ödemenin senedin tanzim tarihinden önceye ilişkin olduğu, bu ödemelerin senet borcuna mahsuben yapıldığının kabulünün mümkün olmadığı, ayrıca davacının yemin deliline dayanmadığı gerekçesiyle menfi tespit davasının reddine karar verileceği-
Menfi tespit davasında, davacı vekili mahkemece verilen süre içinde dava dilekçesini açıklamış ve talebin, senetler yönünden borçlu olunmadığının tesbiti ile davalıdan istirdadı olduğunu bildirmiş olup davanın menfi tespit ve istirdadı istemine ilişkin olduğu anlaşılmakta olduğundan, işin esasının incelenmesi gerekeceği-
Kartal 1. Asliye Ceza Mahkemesince 2002/302 E. Sayılı ceza dosyasında yapılan yargılamada alınan Adli Tıp Fizik Grafoloji İhtisas Dairesi raporunda 6 adet senet üzerindeki imzaların davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği, davacı hakkında anılan Ceza Mahkemesince verilen beraat kararının temyizen incelendiği Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 05/11/2010 tarihli kararı ile sanık hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeni ile ortadan kaldırılmasına karar verilmiş ise de davacının takibe konu bonolardaki imzanın kendisine ait olmadığı yönündeki savunmasının aksi ortaya çıktığından imzaların davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Harçlar Kanunu. mad. 23 uyarınca vazgeçme halinde vazgeçilen miktara ait tahsil harcının yarısının alınması gerektiği- Ancak haczedilen mal satılıp paraya çevrildikten sonra vazgeçilirse tahsil harcının tam olarak alınacağı- Haciz konan icra takip dosyasına ilişkin tahsil harcının İİK’nun 28. maddesine göre alacağın ödenmesi sırasında haciz konan o dosyadan tahsil edilebileceği ve bu haciz sebebi ile tahsil harcının haciz uygulanan şikayete konu icra dosyasından kesilmesine yasal olarak imkan olmadığı-
Hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de hem öğretide hem de kökleşmiş yargı kararlarında ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hâkimini bağlayacağı-
Davacı ile davalı arasında işçi-işveren ilişkisi bulunduğu, davalı dava konusu çekin işçi-işveren ilişkisi nedeniyle verildiğini iddia ettiğinden; davanın hizmet akdinden kaynaklanıp İş Mahkemesi'nin görevli olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.