11. HD. 17.06.2016 T. E: 1786, K: 6775-
İşyerinin devri ile birlikte istihdam, organik bağ, tüzel kişilik perdesinin aralanması kavramları birbirinden tamamen farklı kavramlar olduğu, işyeri devrinde devredenin devralanla müteselsilen sorumluluğu belirli bir süre ve belirli alacaklar ile sınırlı iken, birlikte istihdamın varlığı hâlinde işverenlerin işçiye karşı ayrı ayrı müteselsilen sorumlu olduğu- Davalıların ortaklarının aynı olması veya adreslerinin aynı olması gibi unsurların işyeri devrinin kabulü için gerekli unsurlar olmadığı- Davalı Anonim Şirketi vekili "davacının kendi işçileri olmadığını, diğer davalıdan demirbaş ve hastane adı alımına yönelik sözleşme yapıldığını ve işyeri devri bulunmadığını" savunmuş ve mahkemece hastane ruhsatının devredildiği gerekçesiyle davalıların birlikte sorumluluğuna dair hüküm kurulmuşsa da, işyeri devrinin temel ölçütünün ekonomik birliğin kimliğinin korunması olduğu- Ekonomik birliğin, salt bir faaliyet olmayıp, birliğin kimliğinin, personeli, yönetim kadrosu, iş organizasyonu, üretim yöntemleri ve gerektiğinde kullanılan işyeri araçlarından oluşacağı- Davalılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin açıklığa kavuşturulması ve buna göre talep edilen alacaklardan sorumlu olabilecekleri miktarların belirlenmesi gerektiği- İşyeri devrinin varlığı hâlinde devreden işverenin feshe bağlı alacaklar nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun olmayacağı, ayrıca diğer alacaklar yönünden devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlı olduğu ve bu sürenin resen dikkate alınması gerektiği-
Davalı alacaklının 01/09/2016 tarihli dilekçesiyle dava konusu mahcuz üzerindeki haczin kaldırılmasını talep edip, İcra Müdürlüğü'nün 05/09/2016 tarihli kararı ile haczin kaldırılarak dava konusuz kaldığından konusuz kalan istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığı-
TİS farkı alacağının ödetilmesine-
Dava konusu haczin, borçluya ödeme emrinin bizzat tebliğ edildiği adreste yapıldığı, haciz adresinde borçlu adına evraklar bulunduğu, borçlu ile 3. kişi şirketin ortağı arasında kardeşlik gibi yakın akrabalık bağı bulunduğu, bu kapsamda İİK 97/a maddesinde düzenlenen karinenin alacaklı yararına olduğu, ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip davacı 3. kişinin karinenin aksini kesin ve inandırıcı delillerle ispatlayamadığı anlaşılmakla mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
İsteyen her kişi adına düzenlenmesi olanaklı, borcun doğumundan sonra düzenlenmiş bulunan fatura ile adi yazılı olarak taraflar arasında düzenlenmiş kira sözleşmesinin yasal karinenin aksini ispata yeterli olmadığı-
3. kişi A.Ş'nin ortaklarının, aynı zamanda borçlu Ltd. Şti'nin de ortakları ve yetkilileri oldukları belirtilmişse de, ticaret sicil bilgileri dikkate alındığında, davalı borçluların, 2001 yılına kadar davalı 3. kişi şirketin ortakları olduğu, dava konusu haciz tarihinde ise davalı 3. kişi şirketin yetkilisi veya ortakları olmadıklarının anlaşıldığı, bu halin de bozma ilamının kaldırılmasını gerektirecek bir husus olarak görülmemiş olmasına göre davalı 3. kişinin karar düzeltme isteminin reddi gerektiği-
Üçüncü kişinin istihkak iddiasına ilişkin davada, mahkemece, davacı 3.kişi ve borçlunun ticari defter ve kayıtları getirtilmek suretiyle üçüncü kişinin sunduğu ve makinenin yapımında kullanıldığı iddia edilen ara malzemelere ilişkin faturaların davacının ticari defterlerine işlenip işlenmediği, işlenmişse bu defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması, borçlu ile 3.kişi arasında süregelen bir ticari ilişki olup olmadığının irdelenmesi, sevk ve teslime dair sunulan irsaliyelerin defterlerde yer alıp almadığı, davacı 3.kişinin makinenin üretimine dair sunduğu belgelerin ticari defterlere işlenip işlenmediğinin ve hacze konu mahcuzun tarafların demirbaş kayıtlarında yer alıp almadığının saptanması için mali müşavir bilirkişi raporu alınması, bundan sonra dosyadaki diğer bilgi ve belgeler de dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için, mahkemenin ‘alacağın varlığı hakkında kanaat edilmiş olması’nın yeterli olduğu, bu konuda kesin ispat aranmayacağı, ancak ‘hangi delillere dayanılarak, ne sebeple ihtiyati haciz kararı verildiği’nin, kararının gerekçesinde açıklanmış olması gerekeceği–
İİK'nun 97/a maddesi 2.cümlesi gereğince borçlu ile 3.kişi malı birlikte elde bulundurmaları halinde de mal borçlu elinde sayılacağı ve mülkiyet karinesinin borçlu dolayısı ile davalı alacaklı yararına olduğu, karine aksinin davacı 3.kişi tarafından hertürlü delille ispatlanmasının olanaklı olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.