İlk sözleşme ortadan kaldırılmadığına göre sözleşme geçerli olup bu sözleşme gereğince davacının, kira farkı alacağını isteyebileceği-
İİK.nun 45.maddesinin, asıl borçlu için getirilmiş bir kural olup, kefiller hakkında uygulanmayacağı, alacağın rehin tutarı ile karşılanamayacağının anlaşılması ve bunun belirgin olması durumunda tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile haciz yolu ile takip yapılmasında usulsüzlüğün bulunmadığı,kredi sözleşmesinin müteselsil kefilleri kendi kefaletlerinin teminatı olarak ipotek vermişler ise haklarında öncelikle İİK.nun 45.maddesinde öngörülen rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılması zorunluluğunun olduğu-
Davaya konu taşınmazların davalılar arasında gerçekte satış işlemi ile devredilmediği, davacı alacaklının takibini ve alacağını sonuçsuz bırakmak kastı ile davalı borçluların diğer bir davalıya satış gibi göstererek taşınmazların tapuda muvazaalı olarak devrettikleri, taşınmazların beşinin birden takipten kısa süre sonra aynı gün üstelik aynı kişiye satışının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, satış yapılan davalının borçlulardan birinin baldızı diğerlerinin ise teyzeleri olması nedeniyle satışın gerçek satış niteliğinde bulunmadığı, her ne kadar banka hesabına taşınmazların gerçek değerinden daha düşük bedeller ile davalı tarafından borçlu davalılar adına yatırılmış ise de bu işleminde gerçekten muvazaalı olarak davalı borçlular tarafından yapıldığı, ödemenin gerçek nitelikte olmadığı, davaya konu alacağı karşılayacak nitelikte ve miktarda hacizler yapılmadığı gibi bu miktarda tahsilatın da yapılmamış olması nedenleriyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasının isabetli olduğu-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, icra takip dosyasında, borçlu yönünden hiçbir takip işlemi yapılmadığı ve bu şekilde 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından, mahkemece; İİK'nun 71/son maddesi göndermesiyle aynı Kanun'un 33/a maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişi arasında zorunlu takip arkadaşlığı bulunması ve icra takibi sonuna kadar haklarında birlikte takip yapılması gerektiğinden asıl borçlu hakkında verilen iflas erteleme kararının, ipotek veren üçüncü kişi yönünden de sonuç doğuracağı- İcra takibinin sadece ipotek veren aleyhinde devam edilerek ipotek konusu taşınmazın satışının gerçekleştirilemeyeceği- İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takiplerde ipotek veren üçüncü kişi ise asıl borçlu ile üçüncü kişi arasında İİK'nın 149 ve 149/b maddesi hükümleri gereğince şekli bakımdan zorunlu takip arkadaşlığı bulunduğu-
Davalı üçüncü ve dördüncü kişilerin, dava konusu taşınmazların gerçek satış bedelini haricen ödediklerini banka dekontları ile kanıtlamaları (ve bu kişilerin kötüniyetli olduklarının davacı-alacaklı tarafından kanıtlanmamış) olması halinde, açılan tasarrufun iptali davasının reddedilmesi gerekeceği–
Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemeyeceği-
Sıra cetveline kayıtlı olmayan davalı hakkında sıra cetveline itiraz davası açılamayacağı-
İİK.’nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbi olup; icra kefaletinin geçersizliğine yönelik iddianın, yargılamayı gerektirdiğinden ve dolayısıyla genel mahkemede ileri sürülebileceğinden dar yetkili icra mahkemesinde, tartışılma ve değerlendirilme olanağının bulunmadığı, ancak, İİK.'nun 38. maddesi uyarınca ilam hükmünde olan icra kefalet işleminin, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için, icra kefaletinin, yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekeceği-
İİK.'nun 45. maddenin müteselsil kefilleri kapsamadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.