Düğünde takılan 6 adet bileziğin, davacı kadına iade edilmemek üzere , kadının isteği ve onayı ile harcandığı hususu da davalı tarafça ispat edilemediğine göre, davacı kadın lehine, düğünde takılan 6 bilezik yönünden, bileziklerin birleşen dava tarihindeki değeri dikkate alınarak, ziynet alacağına hükmedilmesi gerektiği-
Manevi tazminatın ve kapsamının takdirinin hâkime ait olacağı, ancak hâkimin, Borçlar Kanununun 47. maddesinin açıklığından da anlaşıldığı gibi, bu takdir hakkını kullanırken özel durumları göz önünde tutarak, hak ve nesafetle karar vermek durumunda olacağı, burada sözü edilen tazminatın, zarara uğrayan kişinin duyduğu manevi acıyı bir oranda gidermek, bozulan ruhi dengeyi onarmak, olanak dâhilinde yeniden elde edilmesini sağlamak amacına yönelik olacağı, işte bu nedenledir ki, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile somut olayın özelliğinin yanı sıra, zarar görende uyandırdığı elem ve ıstırabın derecesinin, tazminat takdirinde önemli etken olacağı-
Menfi tespit davası bozma ilamına uyularak-
Gelir Koruma Sigortası Poliçesine dayalı olarak sigorta tazminatının tahsili istemi-
Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemi-
8. HD. 14.02.2019 T. E: 2018/2913, K: 1494-
Kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemi-
Davacının, dava dilekçesinde tespit dosyasında bulunan ve eşyaların değerini belirleyen bilirkişi raporuna dayandığı, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığından talebini raporda yer alan bedeller ile sınırladığı ve bu miktarların davacıyı bağlayacağı, mahkemece, ıslah dilekçesi ile artırılan miktara göre karar verildiğinden talebin aşıldığı, davacı, dava dilekçesi ile faiz talep etmediğinden hükmedilen alacağa faiz işletilmesinin isabetli olmadığı, mahkemece, dava dilekçesinde yer almayan , ıslah dilekçesi ile istenilen faiz talebinin de reddi gerekeceği-
Eşler arasında evliliğin yapıldığı 15.11.1988 tarihinde TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı, başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden 01.01.2002 tarihinde boşanma davasının açıldığı 23.06.2005 tarihine kadar yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu, (TMK.m. 202, 4722 sayılı Kanun.m.10/1) eşler arasındaki mal rejiminin TMK.nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı 23.06.2005 tarihinde sona erdiği-
Kural olarak tam ehliyetsizlerin hukuki işlemlerinin hükümsüz olduğu, Bu kuralın istisnalarının bulunduğu; bunlardan birinin de TMK. 2.maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılmaması ilkesi olduğu- Buna göre 'herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu'- Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumadığı- 09.03.1955 gün ve 22/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da belirtildiği gibi, mümeyyiz olmayan kimsenin, temyiz kudretini haiz olsa idi aynı surette hareket edecek, yani normal zekalı bir insan dahi aynı tarzda muamelede bulunabilecek idi ise, ehliyetsiz olduğundan bahisle muamelenin hükümsüzlüğünü ileri süremeyeceği- Tam ehliyetli biri gibi hareket eden davacının hisse senedi alım-satım yaptığı tarih itibariyle tüm dünyada var olan ekonomik krizin de etkisi ile zarar etmesi sonucu, bu zararın tazminini davalı bankadan istemesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.