Taşınmazın genel arazi eğiminin % 2-3 olduğu, 1953 ve 1957 yılı hava fotoğraflarında kullanımsız olduğu-1971 yılında kullanımda olduğu ve zirai bilirkişi raporuna göre 1981 yılından imar ihya edildiği ve keşif tarihine kadar kullanıldığı- 2008 yılı sonrası uydu görüntülerinin de aynı hususu doğruladığı, tanık ve bilirkişilerin beyanlarının da bu duruma uygun olduğu, davalı lehine zilyetlik şartlarının oluştuğu-
Mer 'a olduğu yargı kararıyla kesinleşen parselin bu niteliği ortadan kalksa bile tapulu yer olduğundan, imar ihya yolu ile dahi zilyetlikle kazanılması mümkün olmadığı, davacının ka­dastro tutanağının kesinleşmesinden sonra ağaç dikerek zil­yetliğinin başladığı anlaşıldığına göre iyi niyeti söz konusu ola­mayacağından ağaçların bedelini de isteyemeyeceği-
Kural olarak; kadim meraların öncesi itibarıyla bilinmeyen bir zamandan beri o yöre insanının hayvanlarının otlatılmasına bırakılan yerler olduğu, böyle bir yer üzerinde sürdürülen zilyetlik süresinin, neye ulaşırsa ulaşsın ilgilileri lehine mülkiyet kazanılmasına imkan sağlamadığı-
8. HD. 13.09.2018 T. E: 12048, K: 15702-
Mahkemece, davacının nizalı taşınmazı, köye geri döndüğü tarihten önce 15 yıl boyunca kullanmayarak zilyetliği terk iradesini ortaya koyduğu, Ziraatçi Bilirkişi raporuna göre taşınmazın 5-6 yıldan uzun zamandır ekilmediği ve sürülmediğinin belirlendiği, bu halde, davacının zilyetliği süresince de bu yeri ekonomik amaca uygun şekilde kullanmadığı açıklanarak davanın reddine karar verilmiş ise de; Mahkeme'nin bu görüşüne katılmanın mümkün olmadığı-
Mahkemece yapılan keşfe katılan teknik bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen bilirkişi raporu ve eki krokilerin kapsamına göre, dava konusu 265 ada 21 parsel sayılı taşınmazın, 6831 sayılı yasanın 1/j maddesinde tanımlanan orman vasfında olduğu, bu gibi yerlerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisabının mümkün olmadığı, kaldı ki davalılar yararına 20 yıl aralıksız, nizasız, malik sıfatıyla zilyetlik şartlarının da oluşmadığı, bu itibarla yerleşik Yargıtay kararlarına göre, orman sayılan yerlerden olduğunun kabulü ile, davacı Maliye Hazinesi'nin davasının kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- Ancak infazda tereddüte neden olmayacak şekilde dava konusu taşınmazın "Kadastro Komisyon kararının iptali ile" taşınmazın orman vasfı ile davacı Maliye Hazinesi adına tesciline karar verilmesi gerekirken, "Kadastro Komisyon tutanağının iptali ile" taşınmazın orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tesciline karar verilmesinde isabet bulunmadığı-
Kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit ve tapuya tescil edilen taşınmazın tespit tarihinden geriye doğru 20 yıllık zilyetlikle kazanma süresiyle diğer iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerekeceği- Tespit tarihi öncesindeki taşınmazın 1-6 yıl kadar kullanılmadığı anlaşılmış olup fiili hakimiyetin geçici nitelikli sebeplerle kullanılmaması veya kullanma olanağının ortadan kalkması zilyetliği sona erdirmeyeceği (TMK. mad 976) ve başka bir yerde oturan davacı tarafın tespit tarihinden önce 1 - 6 yıllık süre ile taşınmazı kullanmamalarının iradi terk olarak benimsenemeyeceği-
İştirak halinde mülkiyet konusu bir malın satışının tüm mirasçıların katılımı ile geçerli olacağı -
Zilyetlik maddi olaylardan olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/1. maddesi uyarınca yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delille kanıtlanabileceği-
Mahkemece şahit ve bilirkişi sözlerinin ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmesinin, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilme yapılarak karar verilmesinin gerekeceği, eksik incelemeyle karar verilemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.