Dava konusu taşınmazların olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülkiyetinin kazanılıp kazanılmayacağına ilişkin yeterli araştırma yapılmadan, sadece mera olmadığının tesbiti ile yetinilmek suretiyle karar verilemeyeceği-
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir...Davacının delil olarak dayandığı önceki malikten satın aldığına ilişkin 1998 tarihli gayrimenkul satış ve zilyetlik devir mukavelesi başlıklı sözleşmede çizilen krokide, satın alınan taşınmazın uzunluğunun 33 metre, genişliğinin 18 metre ve yüz ölçümünün 594.00 metrekare olarak gösterildiği, fen bilirkişi raporunda ölçüm yapılıp 18 metre olarak gösterilen yerin sadece (B) harfi ile gösterilen kısmı kapsadığı, (C) harfi ile gösterilen kısmı kapsamadığı, davacının yüz ölçümünün eksik olduğunu ileri sürdüğü malik olduğu 2192 parsel sayılı taşınmazın yüz ölçümünün 540,66 metrekare olduğu, davacı lehine hüküm kurulan A ve B harfi ile gösterilen bölümlerinde eklenmesi ile yüz ölçümünün 598.18 metrekareye yani sözleşmede yazan yüz ölçümden daha fazla miktara ulaştığı, malik olduğu taşınmaza ait dosyadaki fotoğraflardan kabul kararı verilen (B) harfi ile gösterilen kısım ile davacının taşınmazının eğiminin birbirine yakın olduğu, (C) harfi ile gösterilen kısım, davacının taşınmazı ve (B) harfi ile gösterilen kısım arasında ise eğimin fazla olduğu, her ne kadar ziraat bilirkişi kurul raporunda temyize konu (B) ve (C) harfi ile gösterilen kısımların zirai muhtesatların bakımlı ve toprak işlemesinin yapıldığı, imar ve ihyasının tamamlandığı belirtilmiş ise de (C) harfi ile gösterilen bölüm üzerinde 10-15 yaşlarında 5 adet ağaç bulunduğu, ağaçların yaşının zilyetlik ile iktisap için gereken 20 yıllık süreye ulaşmadığı, tanık ve mahalli bilirkişilerin beyanlarıyla da bu bölüm üzerinde önceki malikin kullanımının bulunduğu hususunun ispatlanamadığı, aynı zamanda bu bölüm üzerinde elektrik trafosu olup Mut- Karaman asfalt yolunun hemen bitişiğinde olması nedeniyle zilyetlikle taşınmaz edinme koşulunun davacı lehine gerçekleşmediği sonucuna varılmaktadır.
Mülk köyü 1546 nolu parselin orman tahdit hattı içinde kalan bölümünde yapılan sınırlamanın iptali ile taşınmaz bölümünün orman sınırı dışına çıkarılması istemi-
TMK'nun 715/1 maddesi uyarınca, sahipsiz yerlerin mülkiyetinin Hazine'ye ait olacağı hususu düşünülmeden, harmanyeri maliki adına kayıtlı hissenin iptali ile bu hissenin genel harman yeri olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline kaydına karar verilmesinin doğru görülmediği-
Kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan yerin, tapuya bağlanamayacağı-
Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına göre akarsular, nehirler, ırmaklar ve çayların -bunlar üzerindeki kadim haklar ve teamüller saklı tutularak- kişisel mülkiyetin dışında bırakıldığı; sahipsiz taşınmazların hiç bir şekilde özel mülkiyette değerlendirilemeyeceği, bahsi geçen taşınmazların kazanılması, bakımı, korunması işletilmesi ve kullanılmasının özel kanun hükümlerine tabi olduğu, meydana gelebilecek su taşkınları ve sellere karşı özel mülkiyette bulunan taşınmazların korunması amacıyla yapılması gereken her türlü işlemden DSİ Genel Müdürlüğünün sorumlu olacağı-
Borçlu vekilince temyize konu edilen taşınmazlar, ''çamaşırhane ve çeşme ve meydan'' vasfıyla, diğer taşınmaz ise, tarla vasfıyla ve üzerinde ''geliri köy camisine aittir''şerhiyle birlikte, Belediye adına tapuda kayıtlı olduğundan, mahkemece, taşınmazların nitelikleri gereği kendiliğinden kamuya tahsisli olup haczedilemeyeceği düşünülerek bu taşınmazlar yönünden haczedilmezlik şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-İİK m.82,16
Tesbit dışı bırakma işleminin, taşınmazın geometrik durumu belirlenmediğinden bir tesbit işlemi değilse de, görevlilerce bir yerin tescile tabi olmadığının saptanarak hukuksal durumunun belirtilmesi nedeniyle, öncelikle bir tapulama işlemi olduğu, tesbit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastrosu yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosunun yapılamayacağı, yapılmışsa ikinci kadastronun bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılacağı, bu hususun, kadastro hukukunda işin özelliğinden kaynaklanan vazgeçilmez bir ana kural olduğu, bu ilkeye iki istisna getirildiği, bunların, bu yerin tapulu olmasının ya da kamu kurum ve kuruluşlarına ait bulunmasının halleri olduğu-
Kamunun istifadesine terkedilen -örneğin; denizin ayrılmaz par-çası durumunda bulunan kumluklar (kıyılar)- yerlerin, tapuya tescilinin hüküm ifade etmeyeceği, lehine tescil yapılan kimse için bir hak doğurmayacağı-
Yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda dava konusu taşınmazın imar-ihya yoluyla kazanılabilecek yerlerden olmadığı, TMK'nın 715. maddesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/C maddesi kapsamında kalan sahipsiz yerlerden olması nedeniyle özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden bulunduğunun tespiti ve TMK'nın 999. maddesi gereğince özel mülkiyete konu olabilecek nitelikte tapuya tescil edilmesinin de olanaklı görülmediğinin anlaşılması halinde, özel mülkiyete konu olmayacak yerin aynı zamanda Hazine adına da tapuya kayıt ve tescilinin de mümkün olmadığının düşünülmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.