Hükme esas alınan bilirkişi raporunda belgeli tedavi gideri 11.501,95 TL olarak belirlenmiş olup, tedavi giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğuna esas nitelikte olduğu anlaşıldığından, "Sosyal Güvenlik Kurumu"nun davaya dahil edilmesi, davacı tarafından talep edilen 2918 sayılı Yasanın 98. maddesi kapsamında tedavi giderleri yönünden Sosyal Güvenlik Kurumu'nun sorumluluğunun tespit edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Satış esnasında sunulan projede, sözleşmede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı dairede oluşan değer kaybının ödetilmesi istemine ilişkin davada, kat maliklerinin mülkiyetinde olacağı taahhüt edilen yeşil alanın kamuya ait parseller üzerinde bulunmasının, davacının satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren açık ayıp olduğu, davalıların bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadıkları, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği sabit olup konut satışlarında zaman aşımı süresi beş yıl olarak öngörülmüş olup bu durumda malı teslim aldığı tarihten itibaren beş yıl içerisinde 4077 sayılı Kanun’a dayanarak dava açılabileceği-
Kambiyo senetlerinde cironun «tahsil» veya «rehin» için yapıldığı konusunda açıklık bulunmaması halinde, «temlik» amaçlı olarak yapıldığının kabulü gerekeceği—
Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemi-
Davacının davalı iki A.Ş. ve X hakkında takip konusu bonoya ilişkin olarak müteselsil sorumluluk esasına dayanılarak icra takibi yaptığı - İtiraz ederek aksini ileri sürmeyen bu davalılara yönelik dava açmakta hukuki yararının mevcut olmadığı - Davalı Y A.Ş'nin kurulduğu tarihin 03/05/2007 olduğu, takibe konu bononun tanzim tarihinin 15/09/2008 olduğu, davalı Z A.Ş'nin takibe konu senette borçlu sıfatı ile yer almadığı- Basiretli bir tacirin hukuki ilişkiye girdiği borçluları bilmesi ve alacak borç ilişkisine dayanılarak senet tanzim edilirken mevcut olan borçluların tamamının senette borçlu sıfatı ile yer almasını sağlaması gerektiği- Senetin düzenlendiği tarihte hukuken var olan ve buna rağmen senette borçlu gösterilmeyen ve borçlu sıfatı ile senedi imza etmesi temin edilmeyen şirketin "organik bağ" ileri sürülerek icra takibinin sonradan tarafı olmasının ve borç isnat edilmesinin hukuken mümkün olmadığı -
Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemi-
Davacı dava dışı sigortalısına ödediği tazminatı sorumlu davalılara rücu etmekte olup taraflar arasında tüketici işlemi ve sigorta akdi de bulunmadığından ve davacının sigortalısı ile davalı şirket arasında kira ilişkisi olduğundan HMK. mad. 4/1-a uyarınca kira ilişkisinden kaynaklanan bu uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde çözümleneceği-
Kefilin, borçlu ile beraber müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu sıfatı ile borcun ödenmesini üstlenmiş olması halinde, alacaklının asıl borçluya müracaat ve rehinleri satmadan önce kefil aleyhine takipte bulunabileceği ( Not: Yeni TBK. m 586/I de yapılan yeni düzenleme ile; alacaklının müteselsil kefil hakkında icra takibinde bulunmadan önce borçluya gönderdiği ihtarın sonuçsuz kalması veya borçlunun açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde bulunması gerekmektedir)-
Takip dayanağı ilamda; borçluların müşterek ve müteselsil sorumluluğuna karar verildiğinden ve dosya borcu diğer borçlunun banka hesaplarına konan hacizler nedeniyle ödendiğinden, müşterek müteselsil borçlu sıfatıyla ödeme yapan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın iç ilişkide adına ödediği miktarlar için diğer borçlulara rücu hakkının bulunduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.