Mirasçılık belgesi istemiyle açılan davaların kural olarak hasımsız açılması gerektiği, murisin mirasçı bırakmadan öldüğünün ileri sürülmediği gözetilerek mahkemece davalı Hazine hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 605/1. maddesi uyarınca hasımsız olarak açılan mirasın gerçek reddi isteğine ilişkin olup davada yerel mahkemenin , isteğin süresinde olup olmadığı ve reddedenin mirasçılık sıfatının bulunup bulunmadığının tespiti ile süresinde başvuru ve usulüne uygun bir talep bulunduğu takdirde TMK. 609. maddede gösterilen usulde işlem yapması gerekeceği- Mirasın gerçek reddi davalarında mirasbırakanın alacaklılarının hasım olarak gösterilmesi gerekmediği gibi, bu kişilerin davaya dahil edilmesi yoluyla taraf sıfatı kazanmaları ve buna dayalı olarak hükmü temyiz hakları bulunmadığı, mirası reddeden mirasçının alacaklılarının Türk Medeni Kanunu'nun 617. maddesi uyarınca reddin iptalini isteme haklarının olması gerekeceği-
Taşınmazın aslının vakıf olduğundan bahisle tapu kaydının iptali ve vakfı adına tescili isteğine ilişkin davanın, taşınmazın aynına (mal varlığına) yönelik olduğundan görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olacağı-
Tedbir kararı ve olumsuz tesbit davasında taraf olmayan alacaklının, bu karardan etkilenmeyeceği-
Elbirliği mülkiyetinde mirasçılardan birinin dava açmaya yetkisi olmadığı gibi sonradan diğer ortakların davaya dâhil edilerek davanın sürdürülmesi de olanaklı olmadığından, açılan davanın taraf ehliyeti yoksunluğundan reddi gerekeceği-
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalarda davacının, mirasçılık belgesi verilmesini isteyebilmek için murisin öldüğünü ve ölüm tarihini, muris ile kendisi arasındaki irs bağını kanıtlamak zorunda olduğu, bu tür davaların reddine karar verilebilmesi için murisin hiçbir şekilde yaşamadığının, böyle bir kişinin mevcut olmadığının belirlenmesi veya davacının murisin mirasçısı olmadığının tespiti gerekeceği-
Hak düşürücü süre, zayi olan belgelerin tam olarak tespitinin yapıldığı tarihte başlayacağından, sürenin son gününün resmi tatile denk gelmesi nedeniyle davanın resmi tatili takip eden ilk iş günü ve süresinde açıldığı gözetilerek işin esasına girilip sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekeceği-
Miras bırakanın ana bir baba ayrı kardeşleri mevcut olup üvey kardeşinin eşi ve çocukları hayatta olduğundan murisin üvey kardeşinden gelen ve dosyada mevcut nüfus aile kayıt tablosuna göre yaşayan mirasçılar mevçut iken miras bırakanın hiç mirasçısı olmadığı ve TMK'nun 501 maddesi gereğince mirasının Hazine'ye geçmeyeceği anlaşılmakla, Mmhkemece davanın bu şekilde kabul edilerek yukarıda açıklandığı üzere murisin tüm mirasçılarını gösterir mirasçılık belgesi verilmesi gerekeceği-
TTK 827'de öngörülen 15 günlük sürenin hak düşürücü süre olup, ziyanın öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı-
İcra dairelerinin, alacaklının talebi üzerine, alacağın tahsiline ilişkin işlemleri, mevzuata uygun düştüğü takdirde yerine getirmekle yükümlü olduğu, İİK'nın 357,359 uncu maddelerini kanun gereği üzerine düşen görevi ile alakalı işlemlerle sınırlı olarak uygulanması gerektiği gerekçesi ile ilk derece mahkemesince verilen kararın yerinde olduğu ancak icra mahkemesine hasımsız olarak başvurulduğundan şikayetçi alacaklı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsiz bulunarak şikayetçi alacaklının bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-b.2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, şikayetin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.