Hak düşürücü süre, zayi olan belgelerin tam olarak tespitinin yapıldığı tarihte başlayacağından, sürenin son gününün resmi tatile denk gelmesi nedeniyle davanın resmi tatili takip eden ilk iş günü ve süresinde açıldığı gözetilerek işin esasına girilip sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekeceği-
Miras bırakanın ana bir baba ayrı kardeşleri mevcut olup üvey kardeşinin eşi ve çocukları hayatta olduğundan murisin üvey kardeşinden gelen ve dosyada mevcut nüfus aile kayıt tablosuna göre yaşayan mirasçılar mevçut iken miras bırakanın hiç mirasçısı olmadığı ve TMK'nun 501 maddesi gereğince mirasının Hazine'ye geçmeyeceği anlaşılmakla, Mmhkemece davanın bu şekilde kabul edilerek yukarıda açıklandığı üzere murisin tüm mirasçılarını gösterir mirasçılık belgesi verilmesi gerekeceği-
TTK 827'de öngörülen 15 günlük sürenin hak düşürücü süre olup, ziyanın öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı-
İcra dairelerinin, alacaklının talebi üzerine, alacağın tahsiline ilişkin işlemleri, mevzuata uygun düştüğü takdirde yerine getirmekle yükümlü olduğu, İİK'nın 357,359 uncu maddelerini kanun gereği üzerine düşen görevi ile alakalı işlemlerle sınırlı olarak uygulanması gerektiği gerekçesi ile ilk derece mahkemesince verilen kararın yerinde olduğu ancak icra mahkemesine hasımsız olarak başvurulduğundan şikayetçi alacaklı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsiz bulunarak şikayetçi alacaklının bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-b.2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, şikayetin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Taşınmazın; vakıflar idaresinde tapuda adı yazılı “Haralambos” kayyımı aleyhine açılan davada Kadıköy 3. A.H.H.nin 1983/592 s. kararıyla vakıftan adına tesciline karar verildiği; ancak, tapuda adı yazılı “Haralambos” ile davacının miras bırakanı olduğu ileri sürülen “Haralambos” un aynı kişi olup olmadığının saptanabilmesi bakımından davacı taraftan iddiasını kanıtlamaya yarayacak bütün delillerini bildirmesinin istenmesinin, toplanan deliller doğrultusunda karar verilmesinin gerekeceği-
Mirasçılık belgesinin verilmesine ilişkin istemin, 6100 sayılı HMK'nın 382. maddesine göre çekişmesiz yargı işlerinden sayıldığı, 11/3. maddesinde ise hangi davaların murisin son ikametgahı mahkemesinde görüleceği açıklandığı, aynı maddenin son fıkrası hükmünde veraset ispatına, miras hisselerinin tayinine ilişkin davaların, mirasçılarının her birinin bulunduğu yer mahkemesinde görülebileceği- Mirasçılık belgesi verilmesi davalarında kesin yetki kuralı söz konusu olmayıp; mirasçılık belgesi, murisin yerleşim yeri ya da nüfusa kayıtlı olduğu yer gözetilmeksizin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisindeki adli yargı teşkilatı bulunan tüm adliyelerden her zaman alınabilecek ve aksi her zaman ispat edilebilecek hasımsız belgelerden olduğu-
Veraset belgesinin iptali davaları hasımlı olarak açılması zorunlu bulunduğundan çekişmesiz yargıdan çıkıp çekişmeli yargı haline geldiği bu durum karşısında HMK.nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan davalar bakımından HMK.nun 382/2-c kısmının 6. bendi uyarınca görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi değil asliye hukuk mahkemesi olduğu-
Ölümle evlatlık ilişkisi sona ereceği için evlat edinenin ölümünden sonra ona kendi mirasbırakanlarından gelen mirasın evlatlık ve alt soyuna geçmeyeceği, davacının mirasbırakana mirasçı olup olmayacağı, dolayısıyla dava açma sıfatının bulunup bulunmadığı hususunun ve hasımsız olarak açılan dava sonucunda elde edilen ve dosyaya ibraz edilen mirasçılık belgesi değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Harç ve kesinlik sınırına ilişkin düzenlemelerin kamu düzeni ile ilgili bulunduğu ve hâkim tarafından re’sen gözetilmesi gerektiği- Somut olayda, dava değerinin dava dilekçesinde 5.000 TL olarak gösterildiği, mahkemece keşif yapılmaksızın karar verildiği, bu nedenle davaya konu taşınmazın değerinin belirlenmediği anlaşıldığından temyiz sınırı ve kanun yolu denetimi bakımından davaya konu taşınmazın değeri keşfen belirlenip dava değerinin saptanması ve bu değer üzerinden varsa eksik harç tamamlanarak kanun yolu denetiminin açık olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği-
Çözümü özel bilgiye dayanan konularda ihtisas sahibi kimselerin dinlenmesinin, eş söyleyişle bilirkişi mütalaasına başvurulmasının gerekeceği, giderek, hakimin gerek kendiliğinden, gerekse taraflardan birinin isteği üzerine bilirkişi incelemesine karar verebileceği, bu itibarla, vak’a ile ilgili yabancı hukuk hakkındaki malumatın, ihtisas sahibi hukukçulardan veya yabancı hukuk ile meşgul müesseselerden, örneğin Üniversitelerdeki Devletler Hususi Hukuku ve Mukayeseli Hukuk Enstitülerinden temin edilmesinin çok daha emin ve sağlam bir yol olacağı, üstelik, konu ile ilgili olmak üzere yabancı hukuk hakkında mücerret bir bilgi temini yerine, vak’a dosyasını da ihtisas sahibi hukukçu veya müesseselere göndererek doğrudan doğruya hukuki ihtilafa ait bir hukuki ve ilmi mütalaa alınmasının, yabancı hukukun tespiti ile ilgili birçok problemi halledeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.