Boşanma davası açıldıktan sonra (dava devam ederken) oluşan olayların boşanma sebebi olarak kabul edilemeyeceği–
“Küçük düşürücü suç işleme”nin, MK. 166/I’deki “evlilik birliğinin sarsılması” nedeniyle boşanmanın da unsurlarını içerdiği–
a- Davacı ile evlilik birliği devam ederken, davalı le birlikte olan davalı aleyhine boşanma davasında, boşanma kararının özetlenen içeriğine göre eldeki davaya konu edilen eylem nedeniyle tazminata hükmedilmesi karşısında aynı eylem nedeniyle yeniden manevi tazminata hükmedilmesinin mümkün olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalı yönünden manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği- b- Evlilik birliği devam ederken, davacının eşi ile evli olduğunu bilerek birlikte olan davalının bu eylemi nedeniyle davacının manevi tazminat isteminde bulunup bulunamayacağı-
Tasarrufun iptali davasında davacının ancak boşanmanın muvazaalı olduğunu, boşanmaya rağmen tarafların birlikte yaşamaya devam ettiğini ispatlaması halinde, taşınmaz devrinin iptaline karar verileceği- Somut olayda, davacı tarafından boşanma davasının muvazaalı olduğu ve davalı İ. ile dava dışının boşanma davasından sonra birlikte yaşadıklarının iddia ve ispat edilmediği, boşanma dosyasında dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar ile dava dilekçesi ekinde bulunan ve boşanmaya dayanak olarak sunulan mesajların içerikleri birlikte değerlendirildiğinde şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan boşanma davasının muvazaalı olmadığı, boşanma protokolünün imzalandığı tarihte ve taşınmazın devir tarihinde davalı çocukların yaşlarının 18'den küçük olduğu, ayrıca taşınmazın boşanma protokolü uyarınca davalılara karşılıksız olarak devredilmeyip, boşanma davasının davacısı olan annelerinin boşanma davasındaki maddi, manevi tazminat talebi ile ziynet eşyası, katkı payı, katılım payı, değer artış payı talebi karşılığında devredildiği, devrin amacının davacıdan mal kaçırmak olmadığı-
Velayet düzenlenirken, çocuğun yararının ön planda gözetileceği–
Boşanmayı isteyebilmek için daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkının olduğu, olayda mevcut olaylara göre, evlilik birliğinin devamı eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı, ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiç bir kusurun gerçekleşmediği, bu durumda davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
«Tarafların üç yılı aşkın süreden beri bir araya gelmediklerini» belirten davalı vekilinin bu beyanı karşısında, «üç yıllık fiili ayrılık» koşulunun gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerekeceği–
Boşanma davası dışında evlilik birliğinin gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle talep edilen tedbir nafakasında; eşlerin ayrı yaşamakta haklı olduklarını ispatlamalarının gerekeceği-
Terk sebebi ile açılan boşanma davalarında anlaşmalı boşanma kararı verilemeyeceği–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.