a- Davacı ile evlilik birliği devam ederken, davalı le birlikte olan davalı aleyhine boşanma davasında, boşanma kararının özetlenen içeriğine göre eldeki davaya konu edilen eylem nedeniyle tazminata hükmedilmesi karşısında aynı eylem nedeniyle yeniden manevi tazminata hükmedilmesinin mümkün olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalı yönünden manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği- b- Evlilik birliği devam ederken, davacının eşi ile evli olduğunu bilerek birlikte olan davalının bu eylemi nedeniyle davacının manevi tazminat isteminde bulunup bulunamayacağı-
Velayet düzenlenirken, çocuğun yararının ön planda gözetileceği–
Boşanmayı isteyebilmek için daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkının olduğu, olayda mevcut olaylara göre, evlilik birliğinin devamı eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı, ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiç bir kusurun gerçekleşmediği, bu durumda davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
«Tarafların üç yılı aşkın süreden beri bir araya gelmediklerini» belirten davalı vekilinin bu beyanı karşısında, «üç yıllık fiili ayrılık» koşulunun gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerekeceği–
Boşanma davası dışında evlilik birliğinin gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle talep edilen tedbir nafakasında; eşlerin ayrı yaşamakta haklı olduklarını ispatlamalarının gerekeceği-
Terk sebebi ile açılan boşanma davalarında anlaşmalı boşanma kararı verilemeyeceği–
Eşlerin ayrı yaşamakta oluşlarının geçimsizliğe dayalı boşanma davasını dinlenmesine engel teşkiletmeyeceği–
Boşanma dosyası içeriğinden ve eldeki dosyadaki tanık beyanları ile internet üzerinden yapılan yazışmalardan davacının eski eşi ile davalı arasında bir ilişki olduğu ve bunun aile mahkemesince boşanma sebebi olarak kabul edildiği, bu durumda, davacının kişilik haklarına saldırı söz konusu olduğundan, yukarıda anlatılan hususlar gözetilerek, boşanma davasında hüküm altına alınan tazminat ile tahsilde tekerrür olmamak üzere uygun tutarda bir tazminat ödetilmesi gerekeceği-
Medeni Kanunun 134. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için, tamamen ya da hiç kusursuz olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber; boşanmaya karar verilebilmesi için, evlilik birliğinin devamı beklenemeyecek derecede sarsılmasının yanında, davalının az da olsa, belli bir kusurunun varlığının ve bunun ispatlanmasının kaçınılmaz olduğu-
Davalı kadının Belçika’da boşanması, orada evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını kabul etmesi, Türkiye’de kocanın açtığı davaya karşı çıkması, eski Medeni Kanun’un 134/2. maddesinde öngörüldüğü gibi, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.