Çocuk adına ana babasının “veli” olarak, evlatlık ilişkisinin kal-dırılması için dava açamayacağı, böyle bir davanın ancak atanacak kay-yım tarafından açılabileceği–
Vesayet altındaki kişinin evlatlığa alınmasının sulh hukuk mahkemesinin (vesayet makamının) izni ve asliye hukuk mahkemesinin (de-netim makamının) müsadesi ile gerçekleşebileceği–
Murisin vasiyetnamesinin düzenlenmesi sırasında hukuki ehliyetinin tespiti uzmanlık gerektirdiği, murise ait hastane kayıtları toplandıktan sonra, dosyanın tümü ile Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Vasiyetname ile tüm malvarlığı davalıya bırakılmış olup, davacıların mirastan ıskat edilmediği, bu nedenle vasiyetnamenin iptali sebebi mevcut olmadığı takdirde davacı tarafın terditli olarak ileri sürdüğü tenkis talebinin incelenmesi ve ulaşılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerektiği-
Aile bağlarını koparıcı fiilin işlenmesinde mirasbırakan da mirasçı kadar kusurlu bulunuyor ise ıskatın geçerli olmayacağı, mahkemece; dava konusu vasiyetnameyle mirasbırakanın davacı oğlunu mirastan çıkarma sebebi olarak ileri sürdüğü olayların mirastan iskat sebebi sayılabilecek nitelik ve nicelikte bulunmadığı,davacının murise karşı ağır bir suç işlediği yolunda dosyada yeterli delil olmadığı gibi ıskata konu edilen tartışma sonucu gerçekleşen aile ilişkisi nedeniyle sübjektif şartın da gerçekleşmediği anlaşıldığından, mahkemece; tasarruf nisabı sınırı içerisinde geçerli olmak üzere vasiyetnamenin ıskata ilişkin bölümünün hükümsüzlüğüne ve ıskat dışında kalan vasiyet hükümlerinin lüzum ifade etmesine karar verilmesi gerekeceği-
Nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğu gözetilerek, murisin mezar yeri belli olduğuna göre, mahkemece masrafı ileride yasal nedenlerle zorunlu taraf olan nüfus idaresi dışında haksız çıkan taraftan tahsil edilmek üzere suçüstü ödeneğinden karşılanmak üzere re'sen DNA testi yaptırılıp alınacak sonuç gözetilerek karar verilmesi gerektiği- Bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı- Karşı oy yazısında "Soybağının reddi istemine ilişkin olan davada, delillerin bu çerçevede değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın nüfus kaydı davası olduğu değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmesi"nin doğru olmadığı görüşünün savunulduğu-
Somut olayda, miras bırakanın davacıyı vasiyetname düzenlemek suretiyle mirasından ıskat ettiği ve malvarlığının önemli bir kısmını davalılara temlik ettiği, adına kayıtlı başka taşınmaz kalmadığı açık olup, dinlenen tanık beyanları ile anılan bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, temlikin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı- Asıl dava yönünden, davacı dava ve beyan dilekçelerinde, temyize cevap dilekçesinde açıkça talebinin saklı pay oranında iptal-tescil olduğunu belirtmiş olup, HMK’nun 26. maddesi gözetilmeksizin, talep aşılarak tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesinin doğru olmadığı- Birleştirilen dava yönünden ise; davacı mirastan ıskatın iptalini talep etmiş olup, HMK’nın 297/2 maddesi uyarınca olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken değinilen husus üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulmasının da doğru olmadığı-
Mirasçılıktan çıkarmanın ancak ölüme bağlı tasarrufla yapılabileceği -
Bağışlanan yasa gereği yapmakla zorunlu olduğu ödevlerini önemli surette aksatırsa yahut bağışlamayı sınırlayan ödevleri haklı bir sebep olmaksızın yerine getirmezse, bağışlayanın bağıştan dönme (rücu ) sebebini öğrendiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde beyanda bulunmak veya dava açmak suretiyle bağıştan dönebileceği-
TMK. mad. 596/2 uyarınca bilinen tüm mirasçılar, yasal temsilcileri ve diğer ilgililer usulüne uygun çağrılmadan, vasiyetnamenin açılıp okunmasının isabetsiz olduğu-
Medeni Kanunu'nda mirasçılıktan çıkarma istemine ilişkin uyuşmazlıklarda Aile Mahkemesinin görevli olduğu konusunda bir düzenleme bulunmadığından ve Kanunda bu konuda aksine bir düzenleme bulunmadığından Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu- Davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülmüş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.

  • ...
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • kayıt gösteriliyor