İtirazın iptali davası-
İtirazın iptali davası-
Munzam zarar davalarında alacaklının kanıtlama yükümlülüğünün çok sıkı kurallara bağlanmaması gerekeceği, yaşayan hayatın gerçekleri ve deneyimlerinin zorunlu kıldığı herkesçe bilinen normal durumlar ile fiili karinelerin isbat hukuku açısından alacaklı yararına değerlendirilmesi, bunların aksini iddia eden borçluya kanıtlama yükünün düştüğünün kabul edilmesi gerekeceği, enflasyonist ekonominin getirdiği olumsuz etki ve sonuçların herkesin az veya çok bildiği, en önemlisi, gerekli olduğu takdirde bilinebilmesinin kolayca gerçekleştirilebileceği ve mahkemelerinde bilgisi altında olan vakıalar olarak kabulünün gerekeceği, yasal deyimi ile “maruf ve meşhur” vakıalar olduğu ve bunların kanıtlanmasına gerek olmadığı-
Kooperatif genel kurulunca belirlenecek temerrüt faiz oranının, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüzünden fazla olamayacağı, huzurdaki olayda kooperatif genel kurulunca belirlenebilecek temerrüt faiz oranı yıllık yasal faiz oranı olan %9’un yüzde yüz fazlası olan %18 oranından fazla belirlenemeyeceği, bu durumda, mahkemece, anılan yasal düzenleme çerçevesinde somut olay değerlendirilerek, işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı ile işleyecek temerrüt faiz oranı bakımından yeni bir bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Bilette varış yerinin Ankara olduğunun belirtilmesine rağmen, yerleşmiş teamüllere aykırı olarak davacının otogar yerine kilometrelerce uzaktaki çevre yolunda indirildiği, bu durumun davacıyı zor durumda bıraktığı ve ciddi bir sıkıntıya soktuğu anlaşıldığından yapılan bu davranışın onun kişilik haklarına haksız bir saldırı olup manevi tazminat gerektireceği-
Taraflar arasındaki birleşen tazminat, menfi tesbit ve alacak davaları-
Davacı yanca icra takibine konu edilen 3.957,15 TL tutarındaki masraflarla ilgili olarak bilirkişi ek raporunda hesaplama yapılarak görüş bildirildiği ve mahkemece bu ek raporun hükme esas alındığı belirtildiği halde bu masraflarla ilgili talep yönünden bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
"Ana para ipoteği"nin (kesin ipoteğin) MK. 875'de belirtilen hususları -yani; "ana para", "takip giderleri" ile "vade tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek faizleri" kapsayacağı–
Kasko sigortasının, bir meblağ sigortası olmayıp, gerçek zararı karşılamaya yönelik bir sigorta türü olduğu dikkate alındığında, tazminatının da önceden belirlenebilirlik vasfı ve dolayısıyla “likit” alacak niteliği taşımadığından, davacı tarafın icra-inkar tazminatı talebinin reddi gerekeceği-
İİK'nın 45. maddesi uyarınca borcun teminatı olarak ipotek tesis edilmiş ise, asıl borçlu yönünden alacaklının öncelikle ipoteğe müracaat etmek zorunda olup, ipotek limiti fazlası alacağı varsa ancak ilamsız icra takibi yapabileceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.