HMK'nun 266 ncı maddesine açıkça aykırı biçimde görüşüne başvurulan ve hukuki değerlendirme içeren bilirkişi raporunda bankacılık mevzuatındaki özel düzenlemelerin hüküm ve sonuçları görmezden gelinerek hükme esas alınmış olup, bir tüzel kişilik taşıyan ve anonim şirket olarak kurulan bankaların yönetici ve denetçilerinin şahsi iflası, TMK. ve TTK. ile getirilen genel hükümlerden tamamen ayrı olacak biçimde bankacılık mevzuatı ile düzenlendiğinden özel düzenlemenin bulunduğu yerde, genel hükümlerden hareketle ve hatalı hukuki değerlendirmelerle hüküm kurulamayacağı-
Davalı anonim şirketin, bir başka alacaklının takipli iflâs yoluna başvurmasından sonra -bu talep, basit yargılama usulüne tabi iflâs davasının sonuçlanmasını gerektireceğinden- iflâsın ertelenmesini talep edemeyeceği–
Davacı tarafın sermaye artırımından doğan ortaklık haklarından mahrum bırakılmasına (ıskat) ilişkin yönetim kurulu kararının iptali istemi- Anasözleşmede, sermaye borcunun ödeme süreleri ve miktarı duraksamaya neden olmayacak biçimde belirlenmiş ise pay sahibine ihtar gerekmeksizin temerrüt oluşacağı- Temerrüde düşen ortağa, yönetim kurulu tarafından 6762 s. TTK mad. 37 uyarınca, gazete ile anasözleşmenin öngördüğü biçimde ilan suretiyle bir ay içinde ödemeye davet ve aksi halde haklarından mahrum edileceğinin ihtar edilmesi gerektiği- Temerrüde ilişkin alınmış bir karar bulunmadığı gibi davalı şirketin anasözleşmesi de dosya kapsamında bulunmadığından, mahkemece davalı şirketin anasözleşmesi getirtilerek ıskata ilişkin düzenlemelerin bulup bulunmadığı, varsa yapılan işlemlerin anasözleşmeye uygun olup olmadığı, yine yetkili organ tarafından sermaye borcu nedeniyle davalı tarafın temerrüde düşürülüp düşürülmediği hususlarının incelenmesi gerektiği- Davacı tarafça sermaye artırılmasına ilişkin genel kurul kararının butlanı istemine ilişkin olarak açılan davanın sonucu, bu davayı etkileyeceğinden beklenilmesi gerektiği-
İflas davasının nerede görüleceğini belirten İİK. 154/IV hükmünün kamu düzeniyle ilgili olduğu ve kesin yetki kuralını öngördüğü, bu nedenle mahkemece doğrudan doğruya gözetilmesi gerekeceği—
Davacının talimatı ile muhataba ödenmek üzere havale edilen 850.000 doların, banka tarafından başka bir kişiye hataen ödenmiş olması halinde, davalı-bankanın davacının teyidini almadan havale tutarını lehtar dışındaki başka bir kişiye ödememesi gerektiğinden, mahkemece "bu konuda gerekli özeni göstermeyen davalı-bankanın havale bedelini davacıya ödemesi gerektiğine" şeklinde karar verilmesinin icap edeceği-
Konkordato mühleti içinde, borçlunun doğrudan doğruya iflâsına karar verilemeyeceği–
İİK. 164 uyarınca, ticaret mahkemesince verilen iflas davası sonucundaki karara karşı kanun yoluna başvurma süresinin on gün olduğu-
Sermaye şirketlerinin ortakları ile yöneticilerinin, sadece bu sıfatları nedeniyle iflasa tabi tutulamayacakları, bu kişilerin ancak “tacir” olmaları halinde iflaslarının istenebileceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.