Davalıya depo emrinin tebliğinden sonra tebligat parçasının dönmemesi nedeniyle, mahkemece ikinci bir depo emri tebliğine karar verildikten ve depo emri çıkarıldıktan sonra, celsede ikinci kez çıkarılan depo emri tebligatı beklenilmeksizin birinci depo emrinin gereği yerine getirilmediği gerekçesiyle iflas kararı verilemeyeceği-
İflasın ertelenmesi süresi içinde başka bir dosyadan iflas kararı verilemeyeceği-
İhtiyati tedbir kararı devam ettiği sürece satış istenmesinin bir sonuç doğurmayacağı, tedbir kararı, her ne kadar zamanaşımını kesen ve durduran sebepler arasında gösterilmemişse de alacaklı açısından kararın varlığının, satış için aşılması imkansız bir engel teşkil edeceği-
“Borca batık olma” ve “aciz halinde bulunma kavramlarının içeriği” –
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararının 11.maddesinde Asliye Ticaret Mahkemeleri konusunda düzenleme yapıldığı ve anılan kararın 11/I-B-a bendinde” Büyükşehir Belediyesinin sınırları içerisindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil ticaret mahkemelerinin yargı çevresinin, yalnız Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine” yer verildiği; bu nedenle K.paşa Asliye Hukuk Mahkemesinin Ticaret Mahkemesi sıfatı ile davalara bakma yetkisinin ortadan kaldırılarak bu yetki İzmir Ticaret Mahkemesine verildiği - İflas davaları borçlunun muamele merkezinde açılması gereken kesin yetkiyi haiz davalardan olduğu-
Anonim şirketin yönetim ve denetim kurulu üyelerinin fiilleri sonucu ortaya çıkan zararın tazmini istemi-
HMK'nun 266 ncı maddesine açıkça aykırı biçimde görüşüne başvurulan ve hukuki değerlendirme içeren bilirkişi raporunda bankacılık mevzuatındaki özel düzenlemelerin hüküm ve sonuçları görmezden gelinerek hükme esas alınmış olup, bir tüzel kişilik taşıyan ve anonim şirket olarak kurulan bankaların yönetici ve denetçilerinin şahsi iflası, TMK. ve TTK. ile getirilen genel hükümlerden tamamen ayrı olacak biçimde bankacılık mevzuatı ile düzenlendiğinden özel düzenlemenin bulunduğu yerde, genel hükümlerden hareketle ve hatalı hukuki değerlendirmelerle hüküm kurulamayacağı-
Davalı anonim şirketin, bir başka alacaklının takipli iflâs yoluna başvurmasından sonra -bu talep, basit yargılama usulüne tabi iflâs davasının sonuçlanmasını gerektireceğinden- iflâsın ertelenmesini talep edemeyeceği–
Davacı tarafın sermaye artırımından doğan ortaklık haklarından mahrum bırakılmasına (ıskat) ilişkin yönetim kurulu kararının iptali istemi- Anasözleşmede, sermaye borcunun ödeme süreleri ve miktarı duraksamaya neden olmayacak biçimde belirlenmiş ise pay sahibine ihtar gerekmeksizin temerrüt oluşacağı- Temerrüde düşen ortağa, yönetim kurulu tarafından 6762 s. TTK mad. 37 uyarınca, gazete ile anasözleşmenin öngördüğü biçimde ilan suretiyle bir ay içinde ödemeye davet ve aksi halde haklarından mahrum edileceğinin ihtar edilmesi gerektiği- Temerrüde ilişkin alınmış bir karar bulunmadığı gibi davalı şirketin anasözleşmesi de dosya kapsamında bulunmadığından, mahkemece davalı şirketin anasözleşmesi getirtilerek ıskata ilişkin düzenlemelerin bulup bulunmadığı, varsa yapılan işlemlerin anasözleşmeye uygun olup olmadığı, yine yetkili organ tarafından sermaye borcu nedeniyle davalı tarafın temerrüde düşürülüp düşürülmediği hususlarının incelenmesi gerektiği- Davacı tarafça sermaye artırılmasına ilişkin genel kurul kararının butlanı istemine ilişkin olarak açılan davanın sonucu, bu davayı etkileyeceğinden beklenilmesi gerektiği-
İflas davasının nerede görüleceğini belirten İİK. 154/IV hükmünün kamu düzeniyle ilgili olduğu ve kesin yetki kuralını öngördüğü, bu nedenle mahkemece doğrudan doğruya gözetilmesi gerekeceği—
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.