Taşınmazın kadastrodan kaynaklanan maddi bir hatanın düzeltilmesi kapsamında yüz ölçümü azaltıldığı hâlde tazminat ödenmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin AYM kararı-
Haciz alacaklısı şikayetçi üçüncü kişiye satış ilanı tebliğ edilmediği için ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Şikayete konu taşınmazın dosyada bulunan Bakanlık yazısından Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 03.10.2019 gün ve 232595 sayılı Olur'u ile 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunu'nun 2. maddesi kapsamında rezerv alanı içine alındığının anlaşıldığı, aynı Kanunun 7/11 maddesi uyarınca kamu yararına tahsise ilişkin özel hüküm bulunduğundan şikayete konu taşınmazın haczedilemeyeceği, tapu siciline şerh verilmemiş olmasının taşınmazın haczedilmezlik niteliğini ortadan kaldırmayacağı, tapu siciline verilecek şerhin bildirici nitelik taşıyacağı-
Önceden kadastrosu yapılan yerlerin ikinci kez kadastrosu yapılamayacağı, bu gibi yerlerin yeniden kadastrosu yapılmışsa, bu kadastronun bütün sonuçları ile hükümsüz sayılacağı ve MK. 1026’ya göre işlem yapılacağı -
Yerel Mahkemenin, depo edilmesi gereken vefa bedelinin sözleşmede öngörülen paranın alım gücüne göre belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek verdiği, direnme kararında bir isabetsizlik olmadığı-
1. HD. 12.09.2018 T. E: 2015/14923, K: 12214-
Sonraki derecelerde ipotek kurulurken, malikin «önceki dereceleri hangi miktar için saklı tuttuğunu» belirtmemiş olması halinde, sonraki derecede yer alan ipotekli alacaklının onayı olmadan önceki derecede kurulan ipoteğin, sonraki dereceye karşı önceliği bulunmayacağı-
Taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerinin başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlenmesinin, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyeceği hükmü gözönünde tutularak 26.07.1972 tarihinden sonra davacı adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğü’nden, açılmış dava olup olmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup belirlenmesinin ve iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilme yapılarak karar verilmesinin gerekeceği-
Ödendiği halde halen tapu sicilinde var gözüken ipoteğin, haczedilmezlik şikayetinde bulunulmasına engel teşkil etmeyeceği–
Eser sahipliği karinesinin aksinin ispatı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.