Alacağın temlikinin mutlaka icra dairesinde düzenlenmesi gerekmediği- Adi yazılı şekilde yapılmış alacağın temliki sözleşmesi daha sonra sunulmuşsa da, temlik alan tarafından temlik sözleşmesindeki yükümlülüğün yerine getirilerek dosya alacağının daha önce temlik edildiği banka dekontu ile sabit olduğundan, dosya alacağının haciz tarihinden önce temlik edildiğinin kabulü gerektiği- Belirtilen banka dekontu karşısında, alacağın temliki sözleşmesinin icra müdürlüğüne sonradan sunulmasının sonuca etkili olmadığı- Temlik edenin icra dosyasında bir alacağı kalmadığından, haciz işleminin usulsüz olduğu- "Alacağın temliki sözleşmesinin her zaman düzenlenebileceği, banka dekontunun temlikin daha önce düzenlendiğini doğrulamadığı, temlik sözleşmesinden önce dosya haciz müzekkeresi, icra dosyasına şerh edildiğinden haciz işleminde bir usulsüzlük olmadığı, şikâyet yolu ile haczin kaldırılmasının istenemeyeceği, temlik alacaklısının ancak istihkak davası yolu ile dosya alacağı üzerinden haczi kaldırtabileceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Üçüncü kişiye İİK.nun 89 maddesi kapsamında haciz ihbarnamesi değil haciz müzekkeresi gönderilmiş olup, üçüncü kişinin bu müzekkereye karşı haczi istenen borçluya ait mevduat hesabı üzerinde rehin hakkı olduğunu beyan etmesinin istihkak iddiası niteliğinde olduğu; mahkemece duruşma açılarak İİK.nun 96 ve bunu izleyen hükümler uyarınca başvuruyu istihkak davası olarak niteleyip bu davanın usulüne göre inceleme yapıp sonucuna göre bir karar vermesi gerekeceği-
Şikayetçi işveren tarafından SGK'ya bildirilen ücret bordroları celp edilerek maaş haczi nedeniyle borçlunun maaşından kesinti yapılmayan miktar belirlenip şikayetçinin bu miktarla sorumlu olduğuna karar verilmesi gerekeceği-
İlmuhaberlerin hisse senetleri gibi kıymetli evrak niteliğinde bulunan senetler olduğu, bu nedenle İİK.'nun 88. maddesine göre fiilen el konularak haczedilebilecekleri-
Dava dışı borçlunun davalı banka nezdinde açılmış bulunan hesaplarındaki mevduatları üzerinde haciz konulması halinde Banka’nın yükümlülüğünün, haciz yazısının geldiği tarihte hesapta bulunan meblağın icra dosyasına gönderilmesi ile sınırlı olduğu, haciz yazısından sonra hesaba giren paralardan Banka’nın sorumlu tutulamayacağı-
Haciz ihbarnamelerinin tamamı TK’nun 21/2 maddesine göre tebliğ edilmiş olup, mazbatalar üzerinde ilgili meşruhatın yazılmaması nedeni ile tebliğlerin usulsüz olduğu- Şikayetçinin taşınmazları üzerine usulsüz tebliğler sonrası haciz konulmuş ise de, şikayetçinin, bahsi geçen taşınmazlarda intikal işlemi yaptırdığı ve hisselerini sattığı görüldüğünden, hiç kimsenin, aleni tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremeyeceği ve haciz tarihinde taşınmazın borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu ve yeterli olduğu gözetilerek, şikayetçinin intikal ve satış ile haciz işlemini öğrendiği ve haciz ihbarnamelerinden bu tarihlerde haberdar olduğunun kabulü gerektiği- Yasal yedi günlük süre geçtikten sonra icra mahkemesine yapılan başvurunun süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği-
Haciz işleminin kaldırılması şikayetine konu taşınmazlara ilişkin satış işlemlerinin yapılmış olduğundan, şikayetçinin yedi günlük süreden sonra, yaptığı şikayetin süre aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile çeke dayalı yapılan takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borçlu hakkında işlem yapılmayarak altı aylık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından, borçlunun zamanaşımı şikayetinin kabul edilerek İİK. mad. 71/son göndermesi ile uygulanması gereken aynı yasanın 33/a maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun üçüncü kişi nezdinde ileride doğması muhtemel alacaklarının haczinin İİK.nun 78. maddesi kapsamında gönderilecek haciz yazısı ile mümkün olduğu- Şikayete konu yazının 89/1 haciz ihbarnamesi olması halinde üçüncü kişiye, doğacak alacakların haczi yönünden gönderilen haciz ihbarnamesinin, haciz müzekkeresinin sonuçlarını doğuracağı ve bu nedenle 3. kişinin, haciz müzekkeresinin gereğini yerine getirerek daha sonra doğacak paraların icra dosyasına gönderilmesinde yasal bir engelin de bulunmadığı-
İş Kanunu 36/3 hükmünün yanlış yorumlandığını ileri süren borçlunun şikayetinin mahkemece, şikayetin niteliği gereği usule uygun duruşma açılıp, taraf teşkili sağlandıktan ve tarafların gösterecekleri deliller toplandıktan sonra gerektiğinde mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği -
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.