Tedbir kararı verilmeden yetkiye ve imzaya itiraz edilmiş olması zamanaşımını kesmeyeceği gibi, itirazın satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmayacağı (İİK. 170/1)- İbraz süresi 03/02/2012 tarihinden önce dolan çeklerin altı aylık zamanaşımı süresine tâbi olduğu- Alacaklının taşınmaz haczi talebi ile menkul haczi talebine kadar zamanaşımını kesen yada durduran hiçbir işlem bulunmadığı görüldüğünden zamanaşımının gerçekleştiği- Borçlunun zamanaşımı şikayetinin kabulü ile, şikayetçi borçlu yönünden icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği (İİK. 71/son, 33/a)- "Aciz vesikasının düzenlediği tarihe kadar altı aylık zamanaşımı süresinin dolmadığı ve aciz vesikasının düzenlediği tarihten itibaren de 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı" gerekçesiyle "şikayetine reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak İİK’nun 71/2 ve 33/a maddelerine dayanan zamanaşımı şikayetinin incelenmesinin, bu şikayetin belli bir süre içinde ileri sürülmesi koşuluna bağlı olmadığı-
Alacaklının sadece haciz talebinde bulunması yeterli olmayıp işlemin zamanaşımını kesmesi için İİK'nun 59. maddesi uyarınca işlemin gerektirdiği masrafın da yatırılmış olması gerektiği-
Çek hakkında zamanaşımı süresi ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağından, çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin nazara alınması gerektiği- 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde 6 ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise 3 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı-
İİK.'nun 100. maddesine göre dosya bilgilerinin soruşturulmasına yönelik işlem, takibin sürdürülmesine yönelik ve alacağın tahsili amacını taşıyan bir işlem olarak değerlendirilemeyeceğinden zamanaşımı süresini kesmeyeceği-
Borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraya yönelik zamanaşımı şikayetinin süreye bağlı olmadığı-
İcra kefaleti, kambiyo senedinden ayrı bir taahhüdü içerdiğinden, on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, icra kefili yönünden, yapılan son işlemden şikayet süresi tarihine kadar on yıllık süre geçmedikçe, zamanaşımı süresinin dolmuş sayılacağı-
Takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin “zamanaşımı şikayeti”nin (kanımızca; “zamanaşımı itirazı”nın) süreye bağlı olmadığı-
Borçlu tarafından açılacak mücerret davada, alacaklı durumundaki davalının savunmasını def'i yolu ile ileri sürmesi halinde, açılan menfi tespit davasının da zamanaşımını keseceğinin kabulü gerekeceği-
Takibe konu çeklerin keşide tarihinin 15.08.2002 olduğunun görüldüğü, bu durumda ibraz sürelerinin bitim tarihi 6273 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girmesinden önce olduğundan, anılan çeklere altı aylık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.