İİK'nun 82 ve 83 maddelerinde yazılı mal ve hakların haciz olunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmaların geçerli olmadığı, ancak, davalı bankanın, muaccel alacağı nedeniyle, davacının memuriyet maaşına ilişkin hesabına yatırılan maaşın '1/4 'ünü haczedebilmesinin mümkün olduğu-
Tacirler arasında düzenlenen yetki sözleşmesinin lehtar ile keşideci borçlu arasında geçerli olduğu, itiraz eden avalistler tacir olmadıklarından HMK'nun 17. maddesi uyarınca yapılan yetki sözleşmesinin avalistleri bağlamayacağı-
Yetki sözleşmesinde öngörülen yerde dava açılabileceği gibi davalının ikametgâhının bulunduğu yerde de dava açılabileceği–
«Borca itiraz etmiş olan borçlunun (vekilinin) duruşmaya katılmayıp sadece alacaklı vekilinin duruşmaya gelerek «davayı takip etmediğini» bildirmesi üzerine icra mahkemesince, İİK’nun 18/III. maddesinin değil, HUMK’nun 409. (şimdi; HMK.'nun 150.) maddesi uygulanarak, «dosyanın işlemden kaldırılmasına» karar verilmesi gerekeceği—
Menfi tespit davası, icra takibinden önce açıldığından 'takibin yapıldığı yer icra mahkemesi' nin değil, genel yetki kuralına göre davanın 'davalının ikametgahı mahkemesi' nde açılması gerekeceği-
Bonodaki yetki kaydının avalist borçluyu bağlamayacağından yetki itirazının kabulüne ilişkin kesinleşen kararın usuli kazanılmış hak oluşturduğu, bu konudaki içtihat değişikliğinin usuli kazanılmış hakkı bertaraf etmeyeceği-
Borcun tasfiyesi için imzalanan protokol davadan sonra yapıldığından, “davanın konusuz kaldığı” gerekçesi ile bir karar verilmesi ve dava tarihi itibariyle haklılık durumu gözetilerek, yargılama ve vekâlet ücretine hükmetmek gerekeceği-
Başkasının borcu nedeniyle 3. kişinin malına konulan haciz sonucu uğranılan zararın tazmini davasının, tüm haciz koyanlara değil, satışı isteyip malları sattırana yöneltilmesi gerekeceği-
İptal davaları için yasada özel bir düzenleme öngörülmediğinden, davanın HMK'nın 6. maddesi gereğince davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekeceği-Aynı Yasanın 7/1 maddesi gereğince de, davalı birden fazla ise davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği-İptal davaları ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan, davanın konusu taşınmaz bile olsa HMK'nın 12. maddesinin uygulanma imkanı bulunmadığı-İİK'nın 282. maddesi gereğince davalı borçlu ile borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3.kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından, yetki itirazının da davalılarca birlikte ileri sürülmesi gerekeceği-Yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen 'yetki itirazı' hukuki sonuç doğurmayacağı-Ayrıca HMK'nın 19/2. maddesine göre bu yetki kesin yetki kuralı olmadığından taraflarca süresi içerisinde usulüne uygun olarak yetki itirazı olması halinde mahkemece dikkate alınacağı-Yine aynı maddede yetki itirazının cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi gerektiğinin belirtilmiş olduğunu-Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi dava olup HMK'nın 317/2. maddesine göre cevap süresinin dava dilekçesinin tebliğinden itibaren iki hafta olduğu-
Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğu–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.