Hamilin, çek borçlusuna çeki ibraz zorunluluğu bulunması nedeniyle çeklerde hamilin yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olmayıp, TBK'nun 89/1. maddesi hükmünün uygulanmayacağı, somut olayda ihtiyati haciz kararına itiraz eden borçlunun yerleşim yerinin Gebze olduğu anlaşıldığından mahkemece yetkili mahkemenin Gebze olması nedeniyle "yetki itirazının kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına" karar verilmesi gerekeceği-
Kooperatifin, ortağından olan alacağının tahsili bakımından icra dairesinin yetkisinin kesin yetki olmadığı- 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'un 7. maddesi uyarınca 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 120. maddesinde gösterilen faiz oranı sınırlamasının derdest davalara da uygulanacağı-
İhtiyati haciz isteyenin, ihtiyati haciz isterken dayandığı olayları, ihtiyat hacze itiraz edildikten sonra değiştiremeyeceği (Bonoya dayanarak ihtiyati haciz istemiş olan alacaklının ihtiyati hacze itiraz edilmesi üzerine temlik ilişkiye dayanarak ihtiyati haciz istemiş olduğunu bildiremeyeceği)–
İİK'nun 82 ve 83 maddelerinde yazılı mal ve hakların haciz olunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmaların geçerli olmadığı, ancak, davalı bankanın, muaccel alacağı nedeniyle, davacının memuriyet maaşına ilişkin hesabına yatırılan maaşın '1/4 'ünü haczedebilmesinin mümkün olduğu-
Tacirler arasında düzenlenen yetki sözleşmesinin lehtar ile keşideci borçlu arasında geçerli olduğu, itiraz eden avalistler tacir olmadıklarından HMK'nun 17. maddesi uyarınca yapılan yetki sözleşmesinin avalistleri bağlamayacağı-
Yetki sözleşmesinde öngörülen yerde dava açılabileceği gibi davalının ikametgâhının bulunduğu yerde de dava açılabileceği–
«Borca itiraz etmiş olan borçlunun (vekilinin) duruşmaya katılmayıp sadece alacaklı vekilinin duruşmaya gelerek «davayı takip etmediğini» bildirmesi üzerine icra mahkemesince, İİK’nun 18/III. maddesinin değil, HUMK’nun 409. (şimdi; HMK.'nun 150.) maddesi uygulanarak, «dosyanın işlemden kaldırılmasına» karar verilmesi gerekeceği—
Menfi tespit davası, icra takibinden önce açıldığından 'takibin yapıldığı yer icra mahkemesi' nin değil, genel yetki kuralına göre davanın 'davalının ikametgahı mahkemesi' nde açılması gerekeceği-
Bonodaki yetki kaydının avalist borçluyu bağlamayacağından yetki itirazının kabulüne ilişkin kesinleşen kararın usuli kazanılmış hak oluşturduğu, bu konudaki içtihat değişikliğinin usuli kazanılmış hakkı bertaraf etmeyeceği-
Borcun tasfiyesi için imzalanan protokol davadan sonra yapıldığından, “davanın konusuz kaldığı” gerekçesi ile bir karar verilmesi ve dava tarihi itibariyle haklılık durumu gözetilerek, yargılama ve vekâlet ücretine hükmetmek gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.