Bonodaki yetki kaydının avalist borçluyu bağlamayacağından yetki itirazının kabulüne ilişkin kesinleşen kararın usuli kazanılmış hak oluşturduğu, bu konudaki içtihat değişikliğinin usuli kazanılmış hakkı bertaraf etmeyeceği-
Borcun tasfiyesi için imzalanan protokol davadan sonra yapıldığından, “davanın konusuz kaldığı” gerekçesi ile bir karar verilmesi ve dava tarihi itibariyle haklılık durumu gözetilerek, yargılama ve vekâlet ücretine hükmetmek gerekeceği-
Başkasının borcu nedeniyle 3. kişinin malına konulan haciz sonucu uğranılan zararın tazmini davasının, tüm haciz koyanlara değil, satışı isteyip malları sattırana yöneltilmesi gerekeceği-
İptal davaları için yasada özel bir düzenleme öngörülmediğinden, davanın HMK'nın 6. maddesi gereğince davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekeceği-Aynı Yasanın 7/1 maddesi gereğince de, davalı birden fazla ise davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği-İptal davaları ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan, davanın konusu taşınmaz bile olsa HMK'nın 12. maddesinin uygulanma imkanı bulunmadığı-İİK'nın 282. maddesi gereğince davalı borçlu ile borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3.kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından, yetki itirazının da davalılarca birlikte ileri sürülmesi gerekeceği-Yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen 'yetki itirazı' hukuki sonuç doğurmayacağı-Ayrıca HMK'nın 19/2. maddesine göre bu yetki kesin yetki kuralı olmadığından taraflarca süresi içerisinde usulüne uygun olarak yetki itirazı olması halinde mahkemece dikkate alınacağı-Yine aynı maddede yetki itirazının cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi gerektiğinin belirtilmiş olduğunu-Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi dava olup HMK'nın 317/2. maddesine göre cevap süresinin dava dilekçesinin tebliğinden itibaren iki hafta olduğu-
Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olduğu–
Ciro silsilesi içerisinde imzası olan ve senet elinde bulunanın, yetkili hamil sıfatıyla takip hakkı mevcut olup, ancak vadesi veya ibraz günü gelmemiş başka bir anlatımla ciro olanağı mevcut senetlerde cirantalar atlanmış ise bu takdirde bu kişinin “yetkili hamil” sıfatını taşımayacağı-
İİK'nun 50. ve HMK'nun 447/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 6. maddesinin 1. cümlesine göre, genel yetkili mahkemenin, dava açıldığı tarihte davalı gerçek ve tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesi olduğu-
Meskeniyet şikayeti üzerine icra mahkemesince yetkisizlik kararı verilmesinden sonra HMK.nun 20/1 maddesinde öngörülen 2 haftalık süre geçtikten sonra dosyanın alacaklı tarafından yetkili icra mahkemesine gönderilmesinin istenmiş olması halinde, mahkemece re’sen “davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmesi gerekeceği-
Süresi içinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda “yetkili icra dairesinin bonoda tanzim yeri olarak gösterilmiş olan ve aynı zamanda ikametgahının bulunduğu yer olduğunu” ileri sürmüş olan borçlunun bu itirazını kabul etmiş olan icra mahkemesinin “dosyanın yetkili olduğu anlaşılan –ve borçlunun yetki itirazında belirttiği- ……………. İcra dairesine gönderilmesine” şeklinde karar vermesi gerekeceği-
İİK.’nun 50. Maddesinin göndermesi ile HUMK.’nun 12. Maddesi gereğince ihtiyati haciz kararından sonra bu kararın dayanağı olan alacak davasının, haciz kararını veren mahkemede de açılabileceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.