İcra mahkemesinin istihkak davaları sonucunda verdikleri kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceği (ve bu nedenle, bu kararlara karşı «yargılamanın iadesi» yoluna başvurulabileceği)
Taşınmazın; vakıflar idaresinde tapuda adı yazılı “Haralambos” kayyımı aleyhine açılan davada Kadıköy 3. A.H.H.nin 1983/592 s. kararıyla vakıftan adına tesciline karar verildiği; ancak, tapuda adı yazılı “Haralambos” ile davacının miras bırakanı olduğu ileri sürülen “Haralambos” un aynı kişi olup olmadığının saptanabilmesi bakımından davacı taraftan iddiasını kanıtlamaya yarayacak bütün delillerini bildirmesinin istenmesinin, toplanan deliller doğrultusunda karar verilmesinin gerekeceği-
Kanun koyucunun ihtiyati tedbire ilişkin kanun yollarına ilişkin düzenlemeleri bilinçli, özenli, ayrıntılı ve açık bir şekilde yapması, HMK'nın 395. ve 396. maddelerinde  bilinçli şekilde aynı Kanun'un 394/5. fıkrasına atıf yapmaması karşısında, Mahkemenin  600.000 TL teminat yatırılması halinde şirket hisseleri üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına yönelik ara kararına karşı, kanun yolu, dolayısıyla istinaf yolu kapalı bulunduğundan davalı-birleşen dosyada davacı vekilinin dilekçesinin "itiraz dilekçesi" olarak dikkate alınması ve bu taleple ilgili mahkemece olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
Takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde emekli maaşı haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olduğu-
Anayasanın 153. maddesine göre iptal kararlarının geriye yürümeyeceği düşünülse de, iptal kararlarının kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyeceği, ancak henüz kesin çözüme bağlanmamış uyuşmazlıkların iptal kapsamında değerlendirilmesi gerekeceği-
Açtığı babalık davası red edilenlerin, baba olduğu iddia olunan kimseye mirasçı olamayacakları, 2.2.1997 tarihli 1-1 sayılı içtihadı birleştirme kararından yararlanamayacakları-
Ödenmeyen kira bedelinin tahsili için yapılan takibe vaki itirazın iptali istemi-
Bozma kararına ilişkin bir gerekçeli karar bulunmadığından direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda gerekçe içeren bir direnme kararının olmadığı- Yargıtayca bozulan karar (kararın hem hüküm fıkrası hem de gerekçesi) ortadan kalkacağından hukuki geçerliliğini yitirmiş olan direnme kararının Anayasa’nın ve Kanun’un aradığı anlamda gerekçe içerdiğinden söz edilemeyeceği- Bozma kararında yer verilen bozma gerekçesine karşı direnmenin gerekçesini de (gerekirse yeni bir hüküm oluşturmayacak şekilde yasal sınırlarda genişleterek) açıkça kaleme alarak kararda göstermesi gerektiği- Yasal düzenleme ve ilkeler gözetilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte direnme kararı verilmek üzere kararın usulden bozulması gerektiği-
Hüküm kurulurken davacının gerek ziynetlerle ilgili aynen iade ve olmazsa bedel, gerekse araçlarla ilgili katılma alacağı isteği bakımından taraf delillerinin eksiksiz olarak toplanmasının, dava konusu araca ilişkin alım tarihi, ne şekilde edinildiğinin belirlenmesi bakımından trafik tescil belgesi ve alıma ilişkin tüm belgelerin getirtilmesinin, talebin niteliği bakımından toplanan tüm deliller iddia ve savunma doğrultusunda birlikte değerlendirilmesinin gerekeceği
HMK. mad. 310'a göre davadan feragatin hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği- HMK. mad. 311'de ise feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğunun belirtildiği- Karar kesinleşinceye kadar davadan feragatin mümkün olduğuna, mahkemece, bir karar verilip davadan el çekildikten sonra temyiz aşamasında davacı asil tarafından davadan feragat edildiğine ve bu aşamada feragat hakkında karar verme yetkisi yerel mahkemeye ait bulunduğuna göre, davacının davadan feragat beyanı hakkında bir karar verilmesi gerektiği- 

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.