12. HD. 08.10.2019 T. E: 3822, K: 14320-
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturacağı, bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekeceği, bu tür işler, HMK’nin 382/(2). fıkrasının ç-1) bendi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görüleceği ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınacağı- Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçılarının isteyebileceği, bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu'nun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebileceği-
Davanın hukuki dayanağı Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesi olup, davacının kullanmak istediği adın Türk Harflerinden oluştuğu ve davacı iddiasının kolluk araştırması ve tanık anlatımları ile doğrulandığı da dikkate alındığında davanın kabulüne karar vermek gerekirken, almak istediği adın Türkçe karakterler içermediği ve tanıkların da olayı tam doğrulamayıp, davacının hukuki menfaati oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Kesin yetki halinin kuralının bulunmadığı ve birden fazla yetkili mahkemenin bulunduğu hallerde yetkili mahkemeyi seçme hakkının davacıya ait olduğu- Davacı, kesin yetki kuralının bulunmadığı bir davayı yetkisiz bir mahkemede açmışsa, seçme hakkının itiraz eden davalıya geçeceği- Davalının bildirdiği yetkili mahkemede davanın görülmesi gerekeceği-
Somut olayda davacının eski eşi ile fiilen birlikte yaşayıp yaşamadığı konusunda mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olup olmadığı noktasında toplandığı-
Meskeniyet şikayetinin dinlenebilmesi için borçlunun sürekli o evde oturmasının şart olmadığı, yazlık olarak kullanılan ev için de meskeniyet iddiasında bulunulabileceği-
Borçlunun mernis adresine tebligat çıkartıldığı, tebligatın “Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak tanınmadığı komşu ... tarafından sözlü olarak beyan edilmiş imzadan imtina edilmiştir. Muhatabın yeni adresi belirlenmemiş olup tebligat iade edilmiştir. ” şerhi ile iade edildiği, bu hali ile tebligat şeklen usulüne uygun ise de borçlunun dava dilekçesinde; adresin mernis adresi ve ikamet adresi olduğunu, tebligat tarihinde orada ikamet ettiğini, komşu olduğu şerh edilen ...'dan alınan bilgiye dayanılarak adresten sürekli ayrıldığı ve tanınmadığı gerekçesiyle tebligatın iade edildiğini, oysa o isimde bir komşusunun bulunmadığını, tebligatın iade edilmemesi gerektiğini, dolayısıyla iade edilen bu tebligata dayanılarak TK'nın 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılamayacağı- Bu halde kolluk araştırması yaptırılarak tebliğ tarihinde bahsi geçen yerde böyle bir komşunun bulunup bulunmadığı hususu tespit edilerek karar verilmesi gerektiği-
Tapu kayıt maliki ile miras bırakanının aynı kişi olduğunun tespiti isteğine göre, bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılması ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek veya aynı kişi olduğunun tespitine karar verilecek kişinin aynı kişi olduğunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması gerekeceği-
adli yardımın, asıl talep veya işin karara bağlanacağı mahkemeden; icra ve iflas takiplerinde ise takibin yapılacağı yerdeki icra mahkemesinden isteneceği, kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebinin ise bölge adliye mahkemesine veya Yargıtay’a yapılacağı; adli yardım talebi hakkında duruşma yapmaksızın karar verebileceği, talep hâlinde incelemenin duruşmalı olarak yapılacağı; adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebileceği; adli yardım hususunda kanunda belirtilen itiraz yasa yoluna gidilmeksizin, davacının gider avansından sorumlu tutularak yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiği -
Davacı tanıkları davacı iddiası doğrultusunda bir beyanda bulunmadıkları gibi günlük çalışma sistemi ve saatleri ile ilgili de bilgilerinin olmadığı görüldüğünden talebin reddine karar verilmesinin gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.