8. HD. 06.06.2018 T. E: 2016/4004, K: 13729-
8. HD. 09.02.2017 T. E: 932, K: 1492-
Tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkin açılan davada, dava konusu taşınmazların 28.7.1976 tarihinde yapılan kadastro çalışmasında tapu kaydına dayalı olarak tespit yapıldığı halde ilgili dayanak tapu kayıtları getirtilmediği gibi yeterli zabıta araştırmasıda yapılmadığı- Öncelikle dava konusu taşınmazların kadastro tespitine dayanak tapu kayıtlarının getirtilmesi, taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığının da araştırılması, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, kabule göre de; davacının mirasbırakanı H.Ö.'in baba adı nüfus kayıtlarına göre "E." olmasına rağmen murisin kayınvalidesinin baba isminin yazılmak suretiyle tapu kaydında düzeltme yapılmasının isabetsiz olduğu-
12. HD. 08.10.2019 T. E: 3822, K: 14320-
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturacağı, bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekeceği, bu tür işler, HMK’nin 382/(2). fıkrasının ç-1) bendi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görüleceği ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınacağı- Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçılarının isteyebileceği, bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu'nun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebileceği-
Davanın hukuki dayanağı Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesi olup, davacının kullanmak istediği adın Türk Harflerinden oluştuğu ve davacı iddiasının kolluk araştırması ve tanık anlatımları ile doğrulandığı da dikkate alındığında davanın kabulüne karar vermek gerekirken, almak istediği adın Türkçe karakterler içermediği ve tanıkların da olayı tam doğrulamayıp, davacının hukuki menfaati oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Kesin yetki halinin kuralının bulunmadığı ve birden fazla yetkili mahkemenin bulunduğu hallerde yetkili mahkemeyi seçme hakkının davacıya ait olduğu- Davacı, kesin yetki kuralının bulunmadığı bir davayı yetkisiz bir mahkemede açmışsa, seçme hakkının itiraz eden davalıya geçeceği- Davalının bildirdiği yetkili mahkemede davanın görülmesi gerekeceği-
Somut olayda davacının eski eşi ile fiilen birlikte yaşayıp yaşamadığı konusunda mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olup olmadığı noktasında toplandığı-
Meskeniyet şikayetinin dinlenebilmesi için borçlunun sürekli o evde oturmasının şart olmadığı, yazlık olarak kullanılan ev için de meskeniyet iddiasında bulunulabileceği-
Borçlunun mernis adresine tebligat çıkartıldığı, tebligatın “Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak tanınmadığı komşu ... tarafından sözlü olarak beyan edilmiş imzadan imtina edilmiştir. Muhatabın yeni adresi belirlenmemiş olup tebligat iade edilmiştir. ” şerhi ile iade edildiği, bu hali ile tebligat şeklen usulüne uygun ise de borçlunun dava dilekçesinde; adresin mernis adresi ve ikamet adresi olduğunu, tebligat tarihinde orada ikamet ettiğini, komşu olduğu şerh edilen ...'dan alınan bilgiye dayanılarak adresten sürekli ayrıldığı ve tanınmadığı gerekçesiyle tebligatın iade edildiğini, oysa o isimde bir komşusunun bulunmadığını, tebligatın iade edilmemesi gerektiğini, dolayısıyla iade edilen bu tebligata dayanılarak TK'nın 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılamayacağı- Bu halde kolluk araştırması yaptırılarak tebliğ tarihinde bahsi geçen yerde böyle bir komşunun bulunup bulunmadığı hususu tespit edilerek karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.