Taşınmaz mala ait satış vaadinin doğru ve geçerli olması için senet veya mukavelelerin tapu sicil muhafızları veya memurları tarafından yapılmasının gerekli olduğu-
Süresinde muhatap bankaya ibraz edilmeyen çekin adi yazılı senet niteliğinde olacağı-  Borçlu tarafından düzenlenen çekin, lehtar cirosu ile alacaklıya devredildiği, ancak TBK. 184 uyarınca usulüne uygun olarak yapılmış bir temlike dosya kapsamında rastlanmadığından, senetteki hakkın takip alacaklısı (alacağı temlik alana) geçmediği ve bu durumda adı geçen kişinin yetkili hamil olmadığı ve dolayısıyla takip hakkının da bulunmadığı-
Takibe konu senetlerin, örneği ibraz edilen sipariş ve anlaşma formu başlıklı matbu sözleşmelerin altında yer alan ve vade tarihi bulunmayan, kısmen elle doldurulmuş taksitli toplam borç miktarını ve borçlu/davacının imzasını taşıyan senetlerle aynı oldukları; sözleşmeden koparılarak boş kısımlarının doldurulduğunun belirgin olduğu uyuşmazlıkta, dosya kapsamından davaya konu senetlerde ciranta durumundaki davalı/alacaklının, gerçekte çalıştığı şirketçe daha önce “sipariş ve anlaşma formu başlıklı” belgeye bitişik olmak üzere borçludan alınıp, karşılığı taksitler halinde sözleşmede belirlenen zaman ve miktarlarda tahsil edilmiş senetler olduğu, ibraz edilen kayıt ve belgelerle kanıtlanmış bulunan senetleri ayrı bir borca ilişkinmiş gibi takibe konu ettiği, borçlu ile arasında gerçek bir alacak-borç ilişkisi bulunmadığı, davacının iddialarını dosyada mevcut delillerle kanıtladığı ve davalı/alacaklıya borçlu olmadığı anlaşıldığından, davalı hamilin dava konusu bonoların bedelsiz kaldığını bile bile davacının zararına kötü niyetli olarak iktisap ettiği açıkça anlaşılmış olduğu gözetilerek bu yönün araştırılmasına gerek bulunmadığından mevcut deliller karşısında menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Tanzim tarihînin mutlaka senet düzenlenirken atılmasının gerekli olmadığı, senet «tedavüle çıkmadan» ya da «tedavüle çıkarılırken»de atılabileceği—
Müşterek miras bırakanları babalarının ölümünden sonra bütün mirasçıların iştirakiyle yapılan 11.6.1982 günlü harici yazılı sözleşme ile mümeyyizin de bulunduğu mirasçıların tamamının, muristen intikal eden dava konusu iki parça taşınmaz üzerindeki miras paylarını, bedeli karşılığı davacıya devrettikleri, ihtiyar heyeti tasdikinin, parmak izi kullanılmış senetle ilgili bir geçerlilik unsuru değil, ispat koşulu olduğu, yapılan bu yazılı sözleşmenin, M.K.`un 612. maddesinde öngörülen koşulları içerdiği cihetle, kural olarak geçerli olduğu-
TBK'nın 208. maddesi ve Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması (Viyana Sözleşmesi)'nın 67. ve 4. maddelerindeki satış kuralları uyarınca, yükün taşıma aracına yüklenmesiyle birlikte hasar ve yararın alıcıya geçmesinin mülkiyetin de taşıyıcıya teslimle alıcıya geçmesi anlamına gelmeyeceği- Dava dışı satıcının, malın taşındığı sırada, ilk alıcıya yapılacak teslimden vazgeçerek, taşıyıcıya verdiği talimatla alıcıyı değiştirdiği ve malın davalıya verilmesini istediği, taşımacının elindeki taşıma senedine göre taşıma konusu emtianın davalıya verilmesi gerektiğinden ve bu amaçla emtia antrepoya bırakıldığından bu durumda malın mülkiyetinin davacıya değil, gümrük antreposuna bırakılan mallara vasıtalı olarak zilyet olan ikinci satıcı davalıya geçtiği, davacının malın kendisine satımıyla ilgili olarak hukuki sorun yaşaması halinde muhatabının davalı değil, dava dışı satıcı veya şartları varsa sigorta şirketi olduğu-
Kambiyo senedi niteliğini taşımayan senetlerdeki hakkın ciro yolu ile devri mümkün olmayıp ancak alacağın temliki suretiyle mümkün olduğundan, usulüne uygun olarak yapılmış bir temlik işlemi bulunmadıkça, alacaklı tarafından yapılan takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Şirket temsilcisinin şirket kaşesi (ünvanı) altına atacağı tek imza ile şirketi borçlandıracağı, temsilcinin şirket kaşesi dışında ikinci bir imzasının bulunması halinde bu imzanın şahsen kendisini senet bedelinden sorumlu hale getireceği—
Yüklemenin taşıyıcıya ait olmadığı ve hasarın yükleme hatasından kaynaklanması halinde davalı taşıyıcının yüklemeye nezaret görevi bulunması nedeniyle bir müterafik kusurundan söz edilebileceği- Mahkemece,bilirkişilerden öncelikle hasarın hangi nedenle meydana geldiği hususunda mütalaa alınmak, yükleme hatasından meydan geldiği ve yüklemenin davalı tarafından yapılmadığı sonucuna ulaşılır ise davalının gözetim yükümlülüğüne bağlı olarak müterafik kusur oranı belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacıya ait ürünleri deniz yoluyla taşıyan davalının ürünlerde oluşan hasar nedeniyle sorumluluğuna ilişkin talebin çözümünde Türk Mahkemelerinin görevli ve yetkili olup olmadığı, somut olaya Türk Hukukunun uygulanıp uygulanmayacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.