Dava, sözleşmeden kaynaklanan bir miktar para alacağına ilişkin olup HMK’ nun 10. maddesine göre sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi de yetkilidir. Sözleşmede ifa yeri belirtilmemişse veya ifa yerinin neresi olduğu anlaşılmıyorsa 818 sayılı BK’nun 73. Maddesi (yeni TBK.’nun 89. maddesi) uyarınca alacaklının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Anılan hüküm gözetildiğinde itirazın iptali davası yönünden İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşıldığından, mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, yetkisizlik kararı verilmesinin bozmayı gerektireceği-
5747 sayılı Kanun'a göre tüzelkişiliği sona eren belediyeden devren gelen işçinin ücretinde, işçinin yazılı rızası aranmaksızın yeni işveren olan Belediye tarafından encümen kararı ile indirim yapılmasının mümkün olmadığı, fark ücreti isteminin 5216 sayılı Kanun'un Ek 2. maddesi gözetilerek hüküm altına alınması gerekeceği-
Taraflar arasında sözleşmenin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. İcra takibi ve takibe itirazlar, takibin itiraz üzerine durmasından sonra açılan itirazın iptali davasında uyuşmazlık sözleşme gereğince gönderilen mal bedelinin ödenip ödenmediği, bir başka deyişle sözleşmeden doğan para borcunun davacıya ödenip ödenmediğinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda borcun bir miktar para borcundan ibaret olması nedeniyle BK.’ nun 73/1, HUMK.’ nun 10. maddesi gereğince alacaklı davacının ödeme zamanındaki ikametgâhının bulunduğu yer icra dairelerinin takipte yetkili olduğu gözetilmeden icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
Takip dayanağı faturada sözleşmenin icra olunacağı yer yazılı olmadığından ve akdi ilişki de borçlu tarafından reddedilmediğinden, TBK’nun 89/1 ve HMK’nun 10. maddesi gereğince, alacaklının, anılan para borcu için kendi ikametgâhında takip başlatabileceği-Bağlantı
Kooperatif ile ortakları arasındaki icra takiplerinde kooperatifin merkezinin bulunduğu yer icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğu- Kooperatif genel kurul kararları iptal edilmediği ya da yok hükmünde olmadığı sürece, genel kurula katılmasalar dahi tüm ortaklar için bağlayıcı olup ayrıca genel kurulda alınan kararların ortaklara tebliğine gerek bulunmadığı-
Kural olarak, borç senedi borçluya geri verilmişse, borcun sona ermiş sayılacağı- Çekin bir ödeme aracı olup borçlusuna iade edilmesinin ve onun elinde bulunmasının borcun ödendiğine karine teşkil edeceği- Karinenin aksini ispatlama yükünün, çeklerin bedelsiz, tahsil edilmeden borçluya iade edildiğini savunan davalı alacaklıda olduğu- HMK’nın 290. maddesi uyarınca ispatın yazılı delille yapılması gerektiği- Davalının, eski tarihli çekleri bedelsiz iade ettiğine dair yazılı delil sunmadığı gibi yapılan tebligata rağmen ticari defter ve belgelerini de ibraz etmediği- Çeklerin davalıya verilmiş, daha sonra da davacıya iade edilmiş, davacı tarafça da muhatap bankaya geri verilmiş olduğu- Altı adet çekin arkasında davalının cirosu bulunduğu- Bu durumun çeklerin kullanıldığını, tahsil cihetine gidildiğini, borcun yenilenme iradesiyle hareket edilmediğini gösterdiği- Çekin davacının elinde olmasının ise, çek bedelinin ödendiğine karine teşkil edeceği- Tedavül kabiliyetine haiz olan senette, yetkili hamilin senedi şeklen elinde bulunduran kişi olduğu- Somut olayda 01.02.2009 tarihinde yenilendiği ileri sürülen çeklerin bu tarihte borçlunun elinde olmadığı, bankalarca gönderilen cevabi yazı içeriğinden çeklerden dört adedinin dava açılmadan önce ve üç adet çekin düzenlenme tarihinden önce iade edildiği, bedelsiz iade edildiği savunulan çeklerin bankaya dönüş tarihlerinin teslimden çok daha sonra olduğu- Bu durumda davalının bedelsiz iade yönündeki savunmasının aksine, yenileme iradesinin bulunmadığı, önceki çek bedellerinin tahsili amacıyla hareket edildiği- Mevcut dosya kapsamından ispat yükü üzerinde olan davalı alacaklının, çeklerin bedellerinin tahsil edilmeksizin davacı borçluya iade edildiğini kanıtlayamadığı-
Davalının malları teslim etmemesi üzerine havale bedelinin iadesi için yapılan icra takibinin davalı yetki itirazında bulunmuşsa da, TBK. mad. 89/1 uyarınca para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğinden davacının ikametgahı icra dairesinde takip yapılabileceğindeni, icra dairesinin yetkisine yapılan davalı borçlunun itirazının reddi gerekeceği-
Satışı vaad edenin, taşınmazın maliki olmaması satış vaadinin geçerliliğini ve içeriğini etkilemeyeceği- Resmi şekle uygun olarak geçerli bir biçimde kurulan sözleşmede yer alan davalının taşınmazın mülkiyeti devir ediminin ifasının, üçüncü kişinin aynı taşınmazla ilgili açtığı davada verilen “üçüncü kişi lehine” iptal kararı nedeniyle, ilerde de imkansızlaşması nedeniyle, davalının taşınmazın mülkiyetini devir vaadine ilişkin “aynen ifa” nın yerini “tazminat borcunun” alacağı- 
Davacının olumsuz zararını isteyebilmesi için, sözleşmenin feshedilmesinde bir kusurunun olmaması gerekeceği, davacının irtifak hakkının iptal edilmesinde kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini kanıtlayamadığı, bilakis sözleşmenin davacının kusurlu davranışı sonucu iptal edildiği anlaşıldığından, olumsuz zararını da isteyemeyeceği-
12. HD. 14.11.2016 T. E: 6220, K: 23510-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.