Avalistin diğer avalistlere rücu hakkının olmadığı, avalistin ödediği meblağın tamamını lehine aval verdiği kimseden isteyebileceği-
Ticari senetteki geçersiz imzanın, sadece imza sahibi yönünden hükümsüzlük sonucunu doğuracağı ve senetteki her imzanın diğerlerinden bağımsız olarak sadece imza sahibini bağlayacağı- Bu nedenle de kendi imzasını inkâr etmeyen davacının, keşideci lehtarın imzasının sahte olduğuna dayanarak sorumluluktan kurtulamayacağı- Öte yandan;  Senedi şeklen düzgün silsileye dayalı olarak ele geçiren hamilin, son cirodan önceki cirolardaki imzaların sahte olduğunu bilmesi mümkün olmadığı gibi,  böyle bir sorumluluğun da kendisine yüklenemeyeceği- Senet borçlusu ile senet alacaklısı arasındaki kişisel itiraz ve savunmaların, senedi şeklen düzgün ciro silsilesi yolu ile ele geçirmiş olan iyi niyetli hamile karşı da ileri sürülemeyeceği-
Kambiyo senedi özelliklerini taşıyan bonodan kaynaklanan davaların, TTK. mad. 4/1-a ve 5/1 gereğince, "mutlak ticari dava" niteliğinde olduğu ve uyuşmazlığın ticaret mahkemesi tarafından çözümlenmesi gerektiği-
Mahkemece, mevcut bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri gidermek üzere, bilirkişi raporları, tüm tedavi ve hasta takip evrakları; bilirkişi raporlarını düzenleyen kurullar dışında bir bilirkişi kuruluna veya tam teşekküllü bir devlet hastanesine gönderilip, borçlunun, ipotek tarihleri itibariyle fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Rapor içeriğine göre borçlunun, emekli maaşı üzerine haciz konulmasına muvafakat verdiği tarih itibariyle hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığı anlaşılamadığından, mahkemece, borçlunun, emekli maaşından kesintiye muvafakat ettiği tarihte hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığına ilişkin tespitin yapılması amacıyla, borçlu vasisine; borçluya ait doktor, hastane ve benzeri sağlık kuruluşları ile ilgili diğer belgeleri sunması için süre verilmesi, Üniversite Araştırma ve Uygulama Hastanesi Raporu ile varsa bu rapora dayanak teşkil edecek belgeler getirtilerek dosyanın kül halinde tam teşekküllü bir hastaneye veya Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek, borçlunun hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönünde rapor alınması ile tespit edilecek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Murisin vefatından evvel takibe itiraz etmediği, takibin kesinleştiği, mirasçıların da murise yapılan tebligatlara dair süresinde şikayetlerinin olmadığı anlaşıldığından, mahkemece imzaya itiraza ilişkin başvurunun reddi gerekirken, takip konusu bonoda ıslak imza olmadığından senedin kambiyo vasfında olmadığı gerekçesi ile takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu- Fiil ehliyetinin mahkemece re'sen dikkate alınmasının zorunlu olduğu ve taraflarca da süresiz şikayet konusu yapılabileceği- Borçlunun vefatı ile mirasçısının, "senedin düzenlendiği tarihten evvel dahi borçlunun ehliyetsiz olduğunu" belirterek "takibin iptalini" talep ettiği görüldüğünden, mahkemece, keşideci murisin bononun tanzim tarihi itibariyle fiil ehliyetine engel bir akıl hastalığının olup olmadığının araştırılması gerektiği-
Borçlunun kredi kartı sözleşmesi tarihi itibariyle borçlanma ehliyetinin bulunup bulunmadığının mahkemece re'sen araştırılması gerektiği-
Mahkemece, sunulan raporlar, tedavi ve hasta takip evrakları, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı veya tam teşekküllü bir devlet hastanesine gönderilerek, şirketin yetkilisinin, senedin tanzim tarihi itibariyle fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Ayırt etme gücünden yoksun olan kişilerin tasarruflarının geçersiz olacağı; hukuki işlemlerde tarafların fiil ehliyetinin kamu düzenine ilişkin olduğu için mahkeme tarafından re'sen göz önünde bulundurulacağı- Takibe konulan senetlerin tanzim tarihleri itibarı ile borçlunun fiil ehliyetine sahip olup olmadığının Türk Medeni Kanunu, Türk Ticaret Kanunu hükümleri ve 1941/4-21 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince araştırılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken senetlerin düzenlenme tarihi itibariyle borçlunun kısıtlanması için açılmış bir davanın olmadığı, kesinleşmiş mahkeme kararının da bulunmadığı, sonraki tarihli kısıtlanma kararının geriye yönelik işlemler yönünden hüküm doğurmayacağı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmesi isabetsiz olacağı-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor