Muvazaa  iddiasına  dayalı  davalarda   mirasbırakanın  kastının  açık  bir  şekilde  saptanması gerekeceği, 6100 sayılı HMK'nun  190. ve 4721 sayılı TMK'nun 6. maddeleri gereğince davacının  iddiasını ispatla  yükümlü olduğu, mirasbırakanın 2005 yılında geçirdiği felç nedeniyle  yatalak  hale  geldiği, ölüm tarihine kadar davalı eşi tarafından bakıldığı, mirasbırakan  ve  davalının  Küçükçekmece’de  aldıkları ve adlarına 1/2paylı  olarak kayıtlı taşınmazın 29.09.1998 tarihinde satış nedeniyle elde edilen parayla dava konusu  15  numaralı  bağımsız  bölüm  satın   alınarak  miras  bırakan  adına  tescil  edildiği, mirasbırakanın  ilk  taşınmazdaki  davalının  hakkı  ve  felç geçirmesi nedeniyle bakımı karşılığında minnet duygusu ile 07.04.2006 tarihinde 1/2 payı temlik  ettiği, mirasbırakan tarafından davalıya yapılan pay  temlikinin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu davacılar  tarafından  kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacıların, mirasbırakanın muvazaalı  işlem  yapmasını gerektirir somut bir  olgu ortaya koyamadıkları, toplanan  deliller  değerlendirildiğinde  ve  mirasbırakan  adına birçok  taşınmaz  olduğu  gözetildiğinde  mirasbırakanın amacının  muvazaalı  işlem  yapmak   olmadığı, kendisine  bakan  çocuğuna  şükran  duygusu  ile çekişmeli otomobili  devrettiği  sonucuna  varıldığı, hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı bedel isteğine ilişkin davada, davacı muvazaa iddiasını mevcut delillerle usulünce kanıtlayamamış, aksine dinlenen davalı tanıkları yapılan işlemlerin gerçek satış olduğunu bildirmiş olduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil-tazminat ve tenkis isteklerine ilişkin uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılması gerektiği- Temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğuna yönelik iddialarını ispatla yükümlü davacı tanık beyanları nazara alındığında tarafların mirasbırakanının çekişme konusu taşınmazları davalıların babası olan oğluna temlikinin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının kanıtlanamadığı, mirasbırakanın oğlu ile birlikte yaşadığı ve tüm ihtiyaçlarının oğlu tarafından karşılandığı, hastalığı sürecinde oğlunun baktığı, yine mirasbırakanın adına kayıtlı başka taşınmazlarının da bulunduğu, eğer mirastan mal kaçırmak amacında olsa idi bu taşınmazlarını da devredebileceği hususları göz önüne alındığında, davacıların muvazaa iddiasını kanıtlayamadığı, temliklerin gerçek satış olduğu-
Ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkin uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesinin, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu- Ehliyetsizlik iddiası yönünden mirasbırakanın temlik tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğu Adli Tıp Kurumu raporu ile sabit olup muvazaa iddiaları yönünden ise; temliklerin muvazaalı olduğu hususu davacılar tarafından usulünce kanıtlanamamış olduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı taşınmaz cebri icra yolu satılarak 3. kişi adına tescil edildiğinden ıslah ile talebini bedele dönüştürmüş olmasına rağmen, mahkemece miras payı oranında tapu iptali ve tescil hükmü kurulmuş olmasının hatalı olduğu (HMK. mad. 26)-
Muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerektiği-  Herkesin iddiasını ispatla mükellef olduğu (HMK. mad 190, ve TMK. mad. 6)- Mirasbırakanın davacıya da daire aldığı ve davacı adına tescil ettirdiği davacının da kabulünde olduğu, davacı tanıkları dava konusu devrin muvazaalı olduğu yönünde beyanda bulunmuşlarsa da, davalı tanıkları "mirasbırakan tarafından davacıya bir daire almasının yanında ilk eşinden olan dava dışı ve davalı çocuklarına maddi yardımda bulunduğunu" belirtmiş olduğundan, davacılar tarafından temlikin muvazaalı olarak mal kaçırma kastı ile yapıldığı iddiasının usulen kanıtlanamadığı-
Muris muvazaasına dayalı tazminat davasının taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerektiği- "Genel yetki kurallarının geçerli olduğu ve davanın ilk açıldığı yer mahkemelerinin yetkisine itiraz edilmediğinden, mahkemenin karşı yetkisizlik kararının doğru olduğu" şeklindeki karşı görüşün kabul edilmediği-
Tenkis davasında saklı payların ihlal edilip edilmediğinin anlaşılabilmesi için aleyhine tenkis davası açılmamış olan tenkise tabi sağlararası karşılıksız kazandırmanın da kağıt üzerinde net terekeye eklenerek hesaba katılması gerektiği-
Tenkis (indirim) davasının, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardan olduğu-